Tüm dünyada değişimler yaşanırken, Kıbrıs’ın bakir kalacağını düşünmek doğru değildir…
   Ancak; özellikle yaz akşamlarında yasemin kokan köy ve kentlerin son yıllarda dışkı kokusundan kırılması ‘değişimin’ sonucu değil, ihmallerin ve kültürsüzlüğün bir sonucudur…
   Kıbrıs’ın köy ve kentlerini özellikle yaz akşamlarında yasemin kokusu sarardı…
   İnsanlar pencerelerini kapatmadan uyurdu…
   Ancak son yıllarda bu yaşam koşulları çok değişti…
   Her taraf kokuyor artık...
   Çöplerin etrafa yayılması, yangınlar, Teknecik’ten yükselen kara dumanlar, herkesi zehirliyor…
   Haspolat’taki arıtma tesisi yetersiz kalıyor...
   Tesisi çalıştıran Alman şirkete milyonlarca Euro borç birikmesini bir kenara bırakın, atık suları taşıyan borular çürüdüğü için sistem alarm vermeye başladı…
   Bir başka önemli sorun ise kanalizasyonsuz bölgelerdir…
   Kuyulardan çekilen pis atıklar vidanjörler tarafından boş arazilere akıtılıyor...
   Bazı arazilerde arpa, buğday yetiştiriliyor…
   Sonra bunlar hayvan yemi olarak kullanılıyor…   
   Peki; kanser hastalıklarının patladığı bir ülkede bu kadar tehlikeli bir durum yaşanıyor da insanlar neden sessiz?..
   İşte yanıt arayan soru budur...
   İnsanlar bir süre sonra pis kokuya alıştıkları için mi?..
   Yoksa; tepkiler sonuç getirmeyeceği için mi?..
   Her ikisi de geçerli olsa gerek...
   İnsanlar zaman içinde kokuya alışıyor...
   Alışamayanlar ise seslerinin cılız kalacağı veya yetkilileri harekete geçirmeyeceği düşüncesiyle tepkisiz kalıyor...
   
Her taraf sıkıntılı

   Aslında ülkenin hemen her köşesinde sorun vardır...
   Dağlar, ormanlık araziler, sahiller, her taraf çöplük oldu...
   Tarihi eserler bakımsızlıktan dökülüyor...   
   Adanın en güzel köylerinden biri olan Bellapais’e geçelim...
   Burada hayati önem taşıyan bir dere vardır...
   Yıllardan beri dereye çöp boşaltılıyor ve hiç kimse bu tehlikeli gidişatı önlemiyor...
   Bazıları, dere yatağını doldurmak suretiyle inşaat yapabileceğini hesaplıyor...
   Sonra ‘yakın çevrelere’ danışıyor...
   Kendisine ‘mesai saatleri sonrasında’ iş yapması öneriliyor...
   Ve o da harekete geçiyor...
   Bu ülke ne yazık ki; böylesi ‘şeytanlıkları’ da görmeye başladı...
   Ve bunun önüne geçemeyenler, diğer yandan uluslararası turizm fuarlarında boy gösterip ‘Cennet Kuzey Kıbrıs’ın reklamını yapıyorlar...
   Geçmiş yıllarda evet burası cennetten bir parçaydı...
   Ama bu cenneti hep birlikte cehenneme dönüştürmek için elimizden geleni yapıyoruz...
   Yazık ediyoruz...
   Birilerinin artık bu kötü gidişatı durdurması gerekiyor...
   Güzel şeylerin yok edilmesine daha fazla izin verilmemelidir...