Kıbrıs adasının çok yakınlarında savaş var…
Binlerce can kaybı yaşanıyor…
İnsanlar içecek su bulamıyor, beslenemiyor, tedavi edilemiyor…
ABD yetkilileri bile bu savaşın nerede duracağının bilinmediğini açıklıyor…
Tüm dünya ‘gelecekle ilgili’ hesaplar yapıyor, alınabilecek önlemleri tartışıyor…
Kıbrıs’ın güneyindekiler de hem güvenlik, hem de ekonomik açıdan sürekli durum değerlendirmesi yapıyor…
Ne var ki; kuzeydekiler bu heyecanı yaşamıyor…
Hiçbir şey değişmemiş veya değişmeyecekmiş gibi ‘gününü yaşa’ alışkanlığı aynen devam ediyor…
Petrol depolarında, tahıl ambarlarında stoklar denetlenmiyor…
Güvenlikle ilgili en ufak bir değerlendirme yapılmıyor…
Ekonomik durum masaya yatırılmıyor, alternatif önlemler üzerinde durulmuyor…
Olası tüm gelişmelerin değerlendirilmesi ve alınması gereken önlemler Anavatan’a havale edilmiş durumda…
Anavatan her koşulda yanımızda olabilir…
Ama buradakilerin de yapabileceği, daha doğrusu yapması gereken çok şey vardır…
Onlar biliyor, ya bizdekiler
İsrail-Hamas savaşının başladığı ilk günden, Güney Kıbrıs’taki yönetim 3 aylık akaryakıt rezervi bulunduğunu açıklayarak halka moral verdi…
Bunun ardından tahıl stoklarının yeterli olduğu belirtildi…
Ardından ekonomiyle ilgili bir paket açıklandı…
Bu paket daha çok dar ve sabit gelirlilerin desteklenmesini öngörüyor…
Ancak; devletin tasarruf tedbirlerini de içeriyor…
Bir de bize bakınız…
Akaryakıt rezervini bilmiyoruz…
Tahıl stokundan haberimiz yok…
Devlet kurumlarında en ufak bir tasarruf tedbiri göremiyoruz…
Azınlık bir kesim ‘patlama noktasına gelen’ emlak satışlarıyla uçarken, dar ve sabit gelirli her geçen gün daha da fakirleşiyor…
Reçete yolsuzluğu adıyla başlayan polis soruşturmaları sürerken, hastaların önemli bir bölümü ilaç bulamıyor…
İnsanlar sağlık kontrolü yaptıramıyor…
Kalbi teklese de doktora gidecek parayı bulamıyor…
Çürüyen dişlerini dahi temizletemiyor…
Liman ve kapılar
Ülkenin gerçek durumuna bakmak ve önlem almak yerine; iktidar partisinde yine kurultay geriliminin yaşandığını görmek üzüyor…
Girne Antik Liman’ın hala tadilatta olması, bu tarihi bölgenin turizmden koparılması umursanmıyor…
Hepsinden önemlisi; Ercan, Gazimağusa ve Girne limanlarından gelen yolcunun 3 katı insan kara sınır kapılarından giriş yaptığı halde; buralarda alınması gereken önlemler de alınmıyor…
Özellikle Metehan’ın bir işkence kapısına dönüştüğü görmezden geliniyor…
Hükümet bu konuda topu sivil toplum örgütlerine atmış durumda…
Onlar da emlak satışlarındaki patlamadan pay kapma yarışına girmiş, tüm ülkeyi ilgilendiren bir konuda kılını oynatmıyor…
Burada unutulmaması gereken bir şey var…
Nedir bilir misiniz?..
Kendi eden kendi bulurmuş…
Muhip millet diyor antarktika sen diyon mantar tika birak kktc dusmanligini da abd ab uk nin sogana sumak in yaptiklarini elestir ikiyuzlu olma