KKTC’deki kurumların sokak lambasını değiştirecek veya kırılan direklerin yerine yenisini dikecek parası yok…
   Fakat yollarda son model Resmi Hizmet Araçları boy gösteriyor…
   Bakanın değil, bakmayanın kullandığı lüks araçlar var KKTC’de…
   Yollarda boy gösteren bu araçlar hangi amaçlar için kullanılıyor?..
   Yıllardır sorduğumuz sorulara tatmin edici yanıtlar alamıyoruz…
   Ülke genelinde 4 binden fazla Resmi Hizmet Aracı’nın olduğu söyleniyor…
   Elimizde resmi bir belge yok…
   Ama burada önemli olan bu aracı kimlerin, ne amaçla kullandığıdır...
   Yetkililer buna açıklık getirmelidir…
   Bu kadar çok araç hangi maksat için kullanıyor?..
   Bunlar için ayda ne kadar harcama yapıyorsunuz?....
   Resmi Hizmet Araçlarının devlete yıllık maliyeti nedir?..
   Bunun hesabını da bir türlü veremiyorlar…
   Yıllık akaryakıt, ruhsat, sigorta gideri ne kadardır?..
   Bakım, onarım, yedek parça giderleri ne kadardır?..
   Ülkede şeffaf bir yönetim anlayışı olsaydı şimdiye kadar çoktan açıklama gelirdi…
   Ancak hiç kimse bunun üzerine gitmedi…

 Sürdürülebilir değil

   Bir yandan 4 binin üzerinde Resmi Hizmet Aracına kaynak yaratacaksınız, diğer yandan tarihi geçmiş ilaçların imhası için gerekli olan 20 milyon lirayı Türkiye’den isteyeceksiniz…
   Sağlıkla ilgili cihazları yenilemeye para bulamayacaksınız…
   Sürekli ilaç sıkıntısı yaşayacaksınız…
   Daha da ciddi sorunlarımız vardır…
   Mesela; arıtma tesislerinin kapasitesini artıramadığınız için tonlarca insan dışkısını denizlere boşaltacaksınız…
   Olacak şey değil ama bu ülkede oluyor işte…
   Arıtmaya, kanalizasyona para yok…
   Makam araçlarına akaryakıt, bakım ve onarım için para var…
   Bırakın arıtmayı ve kanalizasyonu hemen her ayın sonunda maaşlar için Ankara’dan para isteyecek, ayrıca bankalardan kredi alacaksınız…
   Ankara size “gelirlerinizi artırın” dediği zaman iradenize müdahale etmiş sayılacak…
   Öyle mi?..
   Öyleyse bu şekilde yaşamaya devam edin bakalım…
   Aslında oyun çoktan bitti…
   Şu sıralar bitmiş oyunun uzatmaları oynanıyor…
   Kendi iradenizle, kendi kendinizi yönetemiyorsanız; başkaları sizin adınıza bir şeyler yaptığında rahatsızlık duymayacaksınız…
   Bedava yemeğin kalitesini sorgulama şansınız yoktur…  
   Şükredip oturacaksınız…