banner564

“Bunlar daha iyi günlerimiz”…

“İyi diyelim, iyi olalım”. Olumlu yaşam umudu için geleneksel olarak ifade edilen bir sözdür. Ancak bunun yerine insanlar, günümüzde zorluklara bakarak, “bunlar daha güzel günlerimiz” diyor.
Çünkü evinde ocağına koyacağı orta halli bir yemeğin en az 200 TL mal olduğunu yaşıyor. Allah’ın patlıcanının 30 TL, domatesin 20 TL olduğunu yaşıyor. Geçtiğimiz gün aralarında tanıdıkların da olduğu bir grubun ovada ot topladığını gördüm. Selamlaştık… Hal hatır sorduktan sonra bu hummalı çabanın ne olduğunu anlattılar. “Ferdi Bey eskiden mevsiminde bir iki defa çıkar gömeç toplardık. Evde farklılık olsun diye. Ama şimdi bu pahalılıkta haftada iki üç defa gelip gömeç topluyoruz. Birkaç öğünü kurtarmak için. Gömeç toplarken yabani ıspanak, yabani pratsa, yumurta otu, hostes de topluyoruz… Ne yapalım biraz idare edelim her şey ateş pahası, bunlar daha iyi günlerimiz” dediler.
Peki bu ve benzeri insanlar için gündem nedir? Siyasetin gündemi ile insanların gündemi bir birini bütünlüyor mu? Hayır. Çünkü siyaset alanın esas gündemi ekonomi ve dış dünyadaki gelişmeler olması gerekirken maalesef bu esaslı olarak gündemde olmuyor. 
Turizmde ne olacak? Bu hala belirsizliğini koruyor. En son ortaya serilen Belediyeler meselesi var. Genel milletvekili seçimi kampanyasının son beş gününde bu gündeme girdi. % 37 HP ödeneğinin kamu çalışanlarına ödeneceğini BB Sayın Sucuoğlu’nun seçim öncesi oy avantajı için açıklaması üzerine; Belediyeler Birliği “biz ne olacağız” telaşı ile eylem uyarısı da yaparak gündem oldu. Çünkü Haziranda Yerel Seçimler var. Yani kaç zamandır çalan “ gambanaya” kulaklarını tıkayıp, gözlerini kapatan Birlik, bu nedenle ses verdi. Daha sonra talebini yaptı. “ Ya devlet katkısı enflasyon oranında artar, ya da emlak ve diğer belediye vergileri bu dikkate alınarak aynı oranda artar”. Yani ek vergi.
Bu arada bin bir ayak oyunundan sonra Asgari Ücret artmıştı. Ama artışın üzerinden daha iki ay geçmeden tüm gıda ürünlerinin, petrol ve gazın fiyatı arttı. Yani Asgari Ücret pul oldu. 
Seçim öncesi turizm bağlamında uçak biletlerinin fahiş fiyatı gündem olmuştu. Hemen popüler söylemler geldi… İlgili Bakan, “uçak şirketleri Türkiye ile görüşerek vergileri düşürebilir” diyerek, kendi elindeki topu başkasına atarak işi savuşturma yoluna girdi. Ama CB Sayın Tatar’ın Maliye Bakanı, Sayın Sucuoğlu’nun Bakan olduğu 2013 yılında Ercan’ın özelleştirilmesi kapsamında tüm vergilerin Euro’ya bağlandığını gizlemeye çalıştı. Üstelik hala mükellefiyetini yerine getirmeyen o işletmeci şirket ile yapılan sözleşmenin Euro bazında olduğunu da görmememizi istediler. Bu yüzden topu Türkiye’ye atarak kendilerini işten sıyırma kolaycılığına girdiler.
Ama bunların tümü seçim zamanı halkı ve ekonomiyi Enflasyon yıkımına karşı korumanın ciddi bir aracı olacak olan “Euro’ya indeksli muhasebe sistemi” önerisi için ise “ayakları yere basmayan” öneri demişlerdi. Kimler mi? Vergileri Euro’ya endeksleyenler. Hadi büyük milliyetçiler 2013’te KKTC Meclisinden deniz ve hava limanlarındaki vergileri Euro’ya endeksleyen ve Ercan’daki işletmecinin tüm alacaklarını Euro olarak yapmasını sağlayan yasa ve sözleşmeyi iptal edin ve değiştirin. Her şey “milli ve yerli” olsun! Sözün özü şudur. Enflasyona karşı mücadele esas olandır. Euro’ya endeksli muhasebe meselesi önemini korumaktadır. Geçici her tedbir ek vergi ile enflasyonu azdırır. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish power
Turkish power - 2 yıl Önce

Eleştiri kallavi peki AB ye atlayalim disinda tek tek çözüm önerilerinizi nedir

banner608

banner474