Cumhuriyet Meclisi’nin dünkü toplantısında akıllara durgunluk veren bir olay yaşandı…
   Salona geç giren milletvekillerinin gündem dışı konuşmaları, meclis çalışanlarının ‘çalışma saatini’ aştı…
   Yaz mesaisi uygulandığı için çalışanlar saat 14.00 sonrasında çalışmak zorunda değildir…
   Çalışıyorlarsa ek mesai ücreti alıyorlar…
   Ne var ki; 5 aydan beri ek mesailer ödenmediği için dünkü birleşimde ‘şok eylem’ kararı almışlar ve bunu uygulamaya koymuşlar…
   Meclis Başkanı her fırsatta “buyurun yüce meclise hitap edin” diyor ama, dün bir çalışan onun karşısına geçerek ‘birleşimi kapatmasını’ istedi…
   Yüce meclisin oturumunu başkan değil, o çalışan kesti…
   Üstelik o anda HP Milletvekili Jale Refik Rogers kürsüde konuşma yapıyordu…
   Meclis Başkanı, konuşmacıya ve salondaki vekillere seslenerek, stenografların ‘ek mesai’ paralarını alamadığını, o yüzden de kayıt yapmayacaklarını  söyledi…
   İç tüzüğe göre konuşmaların kayıt altına alınması gerekiyor…
   Çalışanlar bu işlemi yapmayınca da ‘yüce meclisin’ sesi bir anda kesiliveriyor…

Tam Aziz Nesinlik

   KKTC’de birçok trajikomik olay yaşadık…
   İnanılmaz hareketlere tanıklık ettik…
   Fakat böylesini hiç görmedik…
   Hastanelere ilaç alamayan, bozulan aletleri zamanında tamir edemeyen, çöken yollarına yama vuramayan, kırılan elektrik direklerini yerden kaldıramayan, turistik bölgelerdeki kuru otları dahi temizleyemeyen KKTC’nin yılda 300 milyon dolayında ‘ek mesai’ harcaması vardır…
   Bundan kurtulmak için yapılması gerekenler bellidir…
   Ya vardiya sistemine geçeceksiniz…
   Ya da tam gün hizmet vermeye…
   Tam Gün’ü de ‘yaz mesaisi’ adı altında saat 14.00 ile sınırlamayacaksınız…
   Bunları yapmıyorsanız ek mesaiden kurtulamazsınız…
   Ek mesai uygulamasını kaldırmamakta direnirseniz, şaibe altında kalırsınız…
   Bazı yakınlarınıza ek gelir sağlayacaksınız diye devletin kasasını boşaltırsınız…
   Diğer acil hizmetlere kaynak ayıramazsınız…
   Netice itibarıyla bu ülkede yaşadıklarımızın tam da Aziz Nesin’lik olduğunu artık kabul etmeliyiz…
   Yaşasaydı, çok sayıda Kıbrıs romanı yazardı…
   ‘Zübük Yavruvatan Kıbrıs’ta’ mesela…
   Hem böylece Kuzey Kıbrıs’ın tanıtımı daha kolay olurdu…
   Seviyoruz ülkemizi…
   Seviyoruz Rumlara karşı alay konusu olmayı…
   Haydi re Mustafa…
   Çifte telli Turkiko… 
   Şinanay yavrum şinanay…