banner564

Bütçe, askeri gerilim ve barış

KKTC Bütçesi Meclisten geçti. Döviz yukarı doğru hareketine devam etti. ABD Senatosunda “Kıbrıs Cumhuriyetine“ dönük silah ambargosunu kaldıran yasa onaylandı. Ayrıca Yunanistan’ı “önemli stratejik ortak”, Kıbrıs’ı ,“anahtar stratejik ortak”, İsrail'i de “değişmez stratejik ortak" diye tanımlayan karar tasarısı kabul edildi. Aynı dönemde TBMM de Libya ile yapılan askeri ve siyasi anlaşmayı onayladı.
Yani içte ekonomimiz ile ilgili, dışta da bölgemiz ve adamızı etkileyecek kararlar, aynı haftaya denk düştü. 2020 Bütçesinin, KKTC Meclisinden geçmesi ile ABD Senatosu ve TBMM’de alınan kararların ne bağlantısı var diye düşünebilirsiniz. Bu nedenle önce, KKTC Bütçesine değinelim. Sonra da TBMM ve ABD Senatosu’nda alınan kararlar ışığında konuyu ele alalım. 
 2020 Bütçesi; UBP'nin büyük ortak olduğu tüm hükümetlerin hazırladığı Bütçelerden daha içeriksiz ve öngörüsüzdür. Çünkü, geçmiş UBP Hükümetleri hiç olmazsa var olan Bir Yıllık Kalkınma Planlarına kağıt üstünde olsun uyumu esas alırdı. Ancak 2020 Bütçesini hazırlayan UBP-HP Hükümeti, 2020 Bütçesini, Orta Vadeli Kalkınma Planını tamamen göz ardı ederek yaptı. 
İkinci en büyük göz ardı ettiği husus ise, ülke ekonomisinin içinde bulunduğu gerçek durumdur. 2019 yılının ilk dokuz ayında devletin rakamlarına göre ithalatta; inşaat demirinde %37, sanayi tipi makinelerde %34, fayansta % 49, çimento ve maddelerinde %31, asfaltta %62 azalma var. Aynı ciddi azalma, temel tüketim malzemelerinde, özellikle beyaz eşyada var. 
Yani tüm ana sektörlerde ve insanların alım gücünde resmen kriz var. Bunun nedenlerinden biri döviz krizi iken diğeri de kamu ihalelerinin açılmamasıdır. Nedeni ise Türkiye’den beklenen katkının gelmemesidir. Sayın Başbakanın açıkladığı destek miktarları gelmiş olsaydı ve kamu yatırımları bunlarla başlamış olsaydı dahi, zaten o miktar, GSYİH %1’i kadardı. Eğer kamunun altyapı ve üretken sektörlere aktaracağı kaynak, toplamda, GSYİH'nin %5 kadar olmazsa, büyüme gerçekleşmez. Kaldı ki bu destekte gelemedi. Üstelik 2020 Bütçesinin turizm ve inşaat sektörleri gibi temel sektörlerde öngördüğü gelirde, enflasyona rağmen 2019 Bütçe öngörülerinin gerisindedir. 
Ekonomide hal bu iken, insanlar da pahalılıktan el aman çekiyor. İşsizlik Türkiye’de de arttı. Bizde de son üç aya göre işsizlikte %47 artış oldu. Bunlar krizin gizlenemez gerçekleridir. Kısacası, bizim ve Türkiye’nin kaynakları sonsuz değildir. Bu nedenle ekonomi ile dış politikanın doğrudan bağı oluşur. 
 Türkiye, ağır Suriye krizi ile karşılaşıp; bölgesel kısmi bir askeri operasyona girmek zorunda kalıp, ABD ile de ilişkileri bozulunca, ekonomik zorluk arttı. Üstelik tümümüzü irkilten bir şekilde ABD Başkanının Türkiye’ye hakaret eden ve “Ekonomini bozarım, yok ederim” tehditlerini de işittik. Hal böyle iken, şimdi; Libya'dan başlayıp, Doğu Akdeniz’i içine alacak olan çok uluslu bir siyasi ve askeri krizin içine girer ve az veya çok kapsamlı bir savaş hali oluşursa; ekonomik hal daha da kötüleşir.
Küçük ya da büyük, her toplum ve ulus, ekonomik durumundaki ortama göre uluslararası sorunlarda etkin olabilir. Bu yüzden gerek bizim, gerekse Türkiye’nin bu koşullarda barış ve dingin bir ortama ihtiyacı var. Bu yüzden ekonomide sorunlar derinleşirken, dış politikada sakinliğe ihtiyaç var. Bundan dolayı Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de siyasi, diplomatik alana önem vermek ve barış politikasını merkeze almak zorundayız. Hamaset ve siyasi gerginlik ile askeri durum bizi daha da ciddi ekonomik zorluklara iter. Barış; iştir, ekmektir, umuttur ve toplumların, ulusların demokratik geleceğini beslemektir. 

YORUM EKLE

banner471

banner474