banner564

Çarpışma, gerginlik ve kavgayı engelleme

2 Ocak ‘ta Yunaistan, İsrail ve “Kıbrıs Cumhuriyeti" arasında East-Med Projesi  Antlaşmasının yapılacağı açıklandı. Bununla  ilgili Yunanistan Devlet yetkililerinin açıklamasında yer alan bir cümle bana çok tanıdık geldi. “ Bu antlaşma, herhangibir 3. ülkeye karşı yapılmış bir antlaşma değildir “..
Çünkü aynı sözü, Türkiye ile Libya arasında yapılan MEB mutabakatı nedeni ile çeşitli defalar Türkiye yetkilerinin de ağzında daha önce defalarca duydum… Fakat buna karşın iki tarafta, bu antlaşmaların bir birlerine karşı olduğuna açıkça inanmaktadırlar. 
Ancak konu ile ilgili yalnız bu vurgu temelinde bir benzerlik yoktur. Aynı zamanda her iki tarafın yaptığı açıklamalarda sorunu  görüşmeye de açık oldukları da  benzerlik göstermektedir. Yani her iki tarafta, sıkıntılı oldukları bu konuda, öteki gördükleri karşısında geri düşmemek için yeni adımlarla konumlarını ileriye doğru taşırken, ayni zamanda görüşme kapısını da kapatmamaktadırlar.
Bir birlerine karşı zayıf durumda kalmamak için atılan tek taraflı  adımlar anlayışla karşılanabilir. Ama bu adımlar ayni zamanda, işin içinde doğrudan veya dolaylı olarak yer alan başka güçlerin de oyun içinde oyun geliştirmesine de zemin hazırlar.
Çünkü siz bölgesel çıkarlarınız için oyun kurarken, bu bölgede hem kendi çıkarları için hemde bölgesel ve küresel düzeydeki hesaplar için oyun kurabilme kabiliyetine sahip büyük güçler olduğunu da unutmamanız gerekir. ABD, AB ve Rusya bölge ve küresel hesapları için bu alandadır. Bu nedenle bu gerginleri dikkate alarak hareket ederler. Ayni şekilde İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, İran gibi ülkelerde bölgedeki her gelişme ve gerginlikten de kendilerine göre hesaplar kurarlar. Bundan dolayı Ege ve Doğu Akdenizde çıkarları için bir biri ile gerilim içine giren ve aralarında tarihi ve siyasi gerilim olan Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs’ın iki toplumunun bu süreçlerde bunu unutmaması gerekir. Çünkü hesapsız atılacak her adımın yol açtığı gerilim, başka aktörlerin itip çekmesi;  birine umut, ötekine endişe salması ile hızla  bir kopuş noktasına sürüklenme tehlikesini de içinde taşır. Açık olan iki nokta var. 2 Ocakta Yunanistan, Kıbrıs, İsrail; Easd- Med Antlaşmasını imzalayacaklar olsa bile iş orada bitmiyor.  Bu projenin fizibil olup olmayacağı, ekonomik olarak ne tutacağı ve deniz araştırmaları için en az iki yıl gerektiği de ifade edildi. Yani bu inceleme ve değerlendirmelerden sonra   yapımına karar verilecek. Ayni şekilde Türkiye ve Libya arasında yapılan mutabakatında tam anlamı ile siyasi ve hukuki bir zemine oturması için bir zamana ihtiyaç var. 
Dolayısı ile masaya oturdukları zaman bir tarafın, öteki karşısında çaresiz olmaması için atılan ve karşılıklı gerginliği tırmandıran tek taraflı bu adımlara karşın, sorunu ortak çıkarlar temelinde ele almak için makul bir süre olduğu çok açıktır. Yani ,Yunanistan ile Türkiye’nin, Ege ve Doğu Akdeniz’deki sorunlarını çözmek için siyasi  görüşmeye girmelerini teşvik etmek gerekir. Buna uygun atmosferi en fazla besleyecek alanlardan biri  de Kıbrıs sorununun çözümüdür. Yani Kıbrıs’ın iki toplumuna da Kıbrıs ‘ta, karşılıklı kabul edilebilir bir çözümü geliştirmek için inisiyatif geliştirme yükümlülüğü düşüyor. Buna en büyük katkıyı biz vermek zorundayız. Bunun için bu gerilimli günlerde, Kıbrıs üzerinden iki ülkenin kamu oylarını, Yunan ve Türk milliyetçiliği üzerinden kışkırtmaya değil, aksine ada üzerinden barış ve yumuşamayı besleyecek ortamların oluşmasına yardımcı olmak gerekir.  
Kıbrıs'ın iki toplumunun sağ duyu sahibi solcuları, sağcıları, liberalleri, demokratları, dindarları;  bir birlerine karşı üstünlük peşinde koşmaya değil, ortak noktaları barış temelinde geliştirmeye dönük emek ve gayret ortaya koymalıdır. Barış bölgenin, Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan'ın en temel çıkarıdır.
 Türkiye, Azebaycan ve Yunanistan arasında oluşan TANAP benzeri hat; Mısır, İsrail, Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan ortaklığı ile Doğu Akdeniz’de oluşsun.  Çatışma ve gerilim değil;  barış , işbirliği halklar arasında büyüsün.  

YORUM EKLE

banner471

banner474