Cumhurbaşkanı Tatar, Başbakan Saner, çok sayıda parti temsilcisi, danışmanlar ve diğerleri bugün Cenevre’ye hareket ediyor…
Tarihi konferans öncesindeki açıklamalara bakılırsa; Cenevre’den sonuç çıkması beklenmiyor…
Ne var ki; siyaset sanatında ‘olacaklar’ mutlaka ‘gizli bilgiler’ arasında bırakılır…
Taraflar pazarlık payını artırmak için farklı taleplerde bulunur…
Sonunda ‘büyüklerin’ ortaya koyacağı formüller çerçevesinde ‘yakınlaşma arayışları’ başlar…
Kuşkusuz; 5’li konferanstan kapsamlı bir çözüm paketi çıkacak değildir…
Burada çözümün çerçevesi belirlenecek ve uzlaşı olması halinde müzakerelerle ilgili takvim açıklanacak…
Yarım asrı aşkın bir süredir devam eden bu sorunun ortadan kalkmasını isteyen BM Genel Sekreteri Guterres açısından da tarihi bir sınav olacak…
Başarırsa alkışlanır…
Başaramazsa o da hayal kırıklığı ile geri çekilmek zorunda kalır…
Kıbrıs Türkü ne istiyor?..
Kıbrıs’ta yaşayan her iki toplumun da Cenevre’den fazla bir beklentisi yoktur…
Her iki taraftan ezici bir çoğunluk “hiçbir şey olmaz” görüşündedir…
Peki çözüm olmalı mı?..
Rumlar ‘siyasi eşitliği’ reddeden bir çözümden yanadır…
Ne için?..
Kuzeyde kalan mülklerini geri alabilmek için…
Daha başka?..
Türkiye’yi adadan uzaklaştırmak için…
Kıbrıslı Türkler ne istiyor?..
Büyük bir çoğunluk hayat şartlarının daha iyi olacağı düşüncesiyle çözümü destekliyor…
Kuzeydeki irade eksikliğinden, pahalılıktan, denetimsizlikten, eğitim ve sağlık hizmetlerinden rahatsızdır…
Ne var ki; çözüm olması halinde hayat şartlarının nasıl iyileşeceği konusunda net bir bilgi yoktur…
Cumartesi günü gerçekleşen mitinge katılan Tabipler Birliği’nin üyeleri dahi, çözüm olması halinde ne tür kazanım olacağını bilmiyor veya değerlendirme yapamıyor…
AB kuralları çerçevesinde doktorluk yapıp, yapamayacaklarını dahi bilmeden çözüm için pandemi kurallarını ihlal ederek mitinge katılabiliyor…
İşin özeti nedir?..
Çözümden ne kazanacağını bilmeden gözü kapalı destek vermenin gerekçesi nedir?..
İşte bunun üzerinde durmak lazım…
Kıbrıslı Türklerin bir kısmı hayat şartlarının daha iyi olacağını düşünüyor…
Bir kısmı dıştan müdahaleye tepki gösteriyor…
Bir kısmı güneydeki mülkünden önemli gelir sağlayacağını hesap ediyor…
Fakat ezici bir çoğunluk, bugün oturmakta olduğu evin akıbetinin ne olacağını düşünmüyor…
“Aldım, gitti, kimseye vermem” diye düşünenlerin sayısı oldukça fazladır…
Eski mal sahibinin “kullan kardeşim senin olsun” diyeceği hayaline kapılanlar da vardır…
Halbuki; çözümün anahtarı ‘siyasi eşitlikten’ daha çok mülkiyettir…
Bunu görmezden gelemeyiz…
Evet; Cenevre’den iyi bir sonuç çıkmasını istiyoruz…
Kalıcı bir çözümden yanayız…
Ancak ‘iki bölgeli, iki kurucu devletli’ bir çözümün dayanağı topraktır…
Topraksız ‘devlet’ olmaz…
Üstadım hayatında ermeni görmemiş 1. Dünya savaşında taşnak vs nin doğu anadoluda ne yaptığını okumamış beyni kültür asimilasyonuyla yıkanmış zati muhteremler 24 nisan emojisi atmis ne alaka çocukluk travması yaşayan yeni düzenci kafa arkadaş ne yapalim vizite ücreti bizden psikoterapiye mi gönderelim meydan da 200 adam yurutmekle çok bilmis konuşmakla bir yere varilamaz