Asgari ücret belirlendi. Net 44 bin 546 TL. Asgari ücreti belirlemek için toplanan komisyonun üyeleri açıklamalar yaptı. İlk kez işveren tarafının temsilcisi; polemik yaratacak söylemden uzak, farklı ve her kesimin üzerinde düşünmesi gereken bir açıklama yaptı. Sayın Cengiz Alp, asgari ücretin, %17,79 HP oranında artırılmasına dönük karar için şunu ifade etti:
“Bizde bu orana evet demek isterdik. Ancak Hükümet maaşlara yansıtılan %17,79 HP ödeneğini gelecekten borçlanarak ödüyor. Enflasyona karşı mücadelede fedakarlık nerede?”
Hayat Pahalılığına karşı sürekli maaş artışı yapmanın sürdürülebilir olmadığını da ifade etti. Bu sözlerin önemsemesi gerekir.
Bunun için Güneye geçip, alış veriş veya ziyaret yapan insanların tespiti önemlidir. Güneyde pek çok mal ve hizmetin fiyatı bir yıldır, hemen hemen aynıdır. Bu somut durumu resmi veriler de ifade ediyor. Çünkü OECD’nin 36 ülkedeki enflasyon listelemesine göre; bir yıllık enflasyon, ilgili aya göre KKTC’de ortalama % 39 iken, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde % - 0,20’dir. Dolayısı ile Güneyde çalışanlara verilen HP ödeneği bizdeki gibi değildir.
Yani Güneyde hükümet, bunu ödeyebilmek için “gelecekten” borçlanmıyor. Ekonomileri rekabet değerini kaybetmiyor. Turizm sektöründe her yıl bir önceki yılın gelen turist sayısını kat kat aşmak bunun göstergesidir. Ha onlarda da sorunlar var. Ama çalışanlar, orta sınıf ve işveren kesimi bizdeki gibi gergin bir yaşamın içinde değildir. HP ise maaş artışı değildir. Belirgin bir zaman dilimi içinde çalışanların enflasyondan doğan alım kaybını nispeten gidermek içindir.
Ancak alınan mal ve hizmetler, HP artışlarına karşın; artışı almadan evvelki maaşları ile aldıkları başta gıda olmak üzere mal ve hizmetleri; o artıştan sonra daha az alabiliyorsa, kısır döngü ve “pire sırdı, çık yukarı“ verimsiz tartışması başlar. Bu son yazdıklarımı, Sayın Cengiz Alp’in ifade ettiklerine cevap diye yazmadım. Bu gerçeği, işveren ve emek kesiminin klasik olanın dışında, ele alması gerektiğine doğan inançtan yazdım. Bu nedenle farklı bakışı, bu açıklama tetikliyor.
Artık bu memlekette enflasyon belası ve enflasyona karşı mücadele öncelikli olmalıdır. Siyasi alan ve sivil toplum bunu ele almalıdır. Bunun için başta hükümet olmak üzere devlet denen aygıt, enflasyon gerçeğini kabul etmelidir. Çünkü Sayın Cengiz Alp, “% 17,79 HP ödeneğini vermek için hükümet gelecekten borçlanıyor” derken; esnaf ve iş kesiminin bu şansının olmadığını da söylemek istiyor. Çünkü bunun için işverenler ya ürettikleri ya da sattıkları mal ve hizmetlere zam yapacaklar. Ya küçülecekler ve işçi çıkartacaklar. Ya da kapatacaklar.
İşte bu nedenle tüm toplum kesimleri enflasyona karşı mücadeleyi öne almalıdır. Öncelikle bunu kabul etmek ve bunun nedenleri üzerinde durmak, ortak noktalar tespit etmek ve ortak eylem planları yapmak gerekir. İş ve emek dünyası, enflasyona karşı mücadelede ortak zeminleri yaratmalıdır. Sayın Alp’in sözleri, bir zemin veriyor. Klasik olanın dışı…
Kamuda ayda 150-200 bin lira gibi yüksek maaşlı memurların,emeklilerin,emekli ve aktif siyasilerin, daire müdürlerinin maaşlarını %50 dusurmeyle başlamaya ne dersiniz?