Bayram tatili 9 güne çıkınca, çok sayıda insan büyüklerine “hayırlı bayramlar” mesajı çekerek, bir yerlere uçuverdi...
Sosyal medyada ilginç fotoğraflar dolaşıyor...
Burası Mykonos...
Güzel bir Yunan adası...
Rakılar, balıklar, patika yollar...
Değişik renklerde boyanmış tavernalar...
Fotoğraf paylaşanlar altına şöyle yazıyorlar:
“Huzur ve eğlence bir arada...”
Bir başka fotoğrafa bakıyorsunuz, Singapur’da çekilmiş...
Daha sonra Pattaya ve Phuket’te çekilmiş pozlar...
“Cenneti mi arıyorsunuz... İşte burası” diyorlar...
Belli ki gördükleri yerlerin temizliği, çevre güzelliği, yeşillikleri ve akan suları onları çok etkilemiş...
İnsanların değişik yerler görmesi, değişik kültürlerle tanışması elbette yararlıdır...
Ne var ki; yaşadığımız ülkenin, bu kadar ağır tahribata karşın bir cennet parçası olduğunu fark edemiyoruz...
Başka ülkelerde gördüğümüz ve hayran kaldığımız güzelliklerin kendi ülkemizde de yaratılması için çaba sarf etmiyoruz...
Taş Ocakları’na dokunamıyoruz...
Kentlerimizde yeşil alan yaratmayan, yürüyüş alanları, hayvanat bahçeleri, çocuk parkları yaratamayan, hatta trafik adacıklarını dahi yeşillendiremeyen belediyeleri eleştiremiyor, iyi olanları göreve getiremiyoruz...
Başka ülkelerin ‘kendiliğinden’ cennet olduğunu düşünürken, gerçek cenneti cehenneme çevirmek isteyenlere karşı hiçbir şey yapamıyoruz...
Yapmak isteyenlere destek çıkamıyoruz...
Küçük bir ülkede particilik, adam kayırmacılık, iş bilmeyenlere yağcılık genel kültürümüzün bir parçası olmuş...
Uzun yıllar dışkılı sularla yaşayan ve tepkisiz kalan insanımız, uçağa binip bir başka ülkeye gidince, buralarda yeşil alanları, parkları, bakımlı yollarını görerek cennete gittiğini düşünebiliyor...
Ama adaya döndüğü zaman, gerçek cenneti yok etmeye çalışanlara karşı hiçbir şey yapmıyor...
Aynı masada buluştuğu belediye başkanına veya bakanlara “Sizler neden yapmıyorsunuz?” diye soramıyor...
Ondan sonra hep birlikte “Bu ülke yaşanmaz hale geldi” diyoruz...
Gerçekten acınacak haldeyiz...
Bir Değirmenlik masalı
Yıllar önce, siyasilerimiz tarafından müthiş bir fikir üretilmişti...
“Uçuş yapan herkes, Değirmenlik Belediyesi için katkı payı ödeyecek” deyip, bilet fiyatlarına fon yüklediler...
Bu uygulamanın halen devam ettiği söyleniyor...
Peki neden Değirmenlik?..
Ve neden fon?..
İlk günkü müthiş buluşa göre; Ercan Havaalanı’na yakın olan Değirmenlik Belediyesi, uçuş fonundan elde edilecek gelirle, Ercan ve çevresini, Lefkoşa’ya kadar uzanan yolun çevresini, orta refüjleri ve trafik adacıklarını yeşillendirecek, aydınlatacak ve çevre temizliği yapacaktı...
Sonunda ne oldu bilir misiniz?..
Elde edilen gelirle, belediyede istihdam üstüne istihdam yaptılar...
Köy halkının önemli bir kısmı bir anda belediye memuru oldu...
Şimdi onların maaşları nasıl çıkacak?..
Elbette bilet fonundan!..
Ercan’ın çevresi ise bakımsızlıktan kırılıyor...
Yol kenarları, orta refüjler ağaç boyundaki otlardan geçilmiyor...
Ne temizlik var, ne de yeşillendirme çalışması...
Ülkemize gelen turistlerin daha ilk anda moralleri bozuluyor...
“Burası mı yeşil ada?” diye sormadan edemiyorlar...
Trajikomik bir durum...
Her fırsatta, her adımda “Biz yöneteceğiz” diyenler, bunları göremiyor, eleştiremiyor, önlem talep edemiyor...
Mykonos, Phuket, Singapur, hatta Larnaka, Limasol fotoğraflarıyla avunmaya devam edelim...
Ama üstünde oturduğumuz cennet parçasına sahip çıkmak isteyenlere de engel olmayalım...
Herkes kendi oyunuyla yaşamaya devam etsin...
Kalemine saqlik abi cenneti cehenneme çevirmek için son hızla kosuyoruz nereye kadar bilemem bizde tatil uzun bizim millet qittiqi yerin güzelliklerini paylaşıyor bize qelen acaba neyi paylaşıyor? ?