Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 11’inci ölüm yıldönümünde KKTC’nin üst düzeydeki siyasilerine öyle bir cesaret geldi ki sormayın…
   Geçtiğimiz yıla kadar cılız sesler vardı…
   Konuşmaya korkuyorlardı…
   Anıt mezarı temizlemek akıllarına bile gelmemişti…
   Fakat bu yıl hemen herkese bir cesaret geldi…
   Bunun nereden, nasıl geldiğini sormayın…
   Şaşırttılar mı sizleri?..
   Bir demeç patlaması, törenlerde yapılan konuşmalar…
   Ne müthiş bir durum…
   Bir de meclis bahçesinde heykel töreni düzenlendi…
   Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, mücadele önderimiz Dr.Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın heykellerini diktiler meclis bahçesine…
   Fakat Atatürk Atatürk’e, Küçük Küçük’e, Denktaş Denktaş’a benzetilmedi…
   Bir gariplik oldu işte…
   Tepkileri de beraberinde getirdi…
   Peki heykeller değişir mi?..
   Niyet varsa değişir…
   Bugün olmazsa, külliye bittikten sonra yeni parlamento binasının bahçesine yeni heykel yaptırırlar…

Türkiye’ye gönülden bağlıydı

   Rauf Denktaş’ın gücü sadece kendi halkı değil, Anavatanıydı…
   Türkiyesiz hiçbir şeyin başarılamayacağını biliyor ve adımlarını ona göre atıyordu…  
   Rauf Denktaş ile 2010’da gerçekleştirdiğimiz son TV programında dile getirdiği çok önemli bir sözüne dikkat çekmek istiyorum...
   Denktaş; KKTC’de nüfus artışını, özellikle de Türkiye’den gelen yatırımlarla ilgili bazı tepkileri anımsatarak “Onlar da gelmeseydi, biz ne yapardık” demişti...
   Evet; onlar da gelmeseydi bizler ne yapardık?..
   Marketlerimiz, konfeksiyon mağazalarımız, mutfak ve mobilya fabrikalarımız, kasaplarımız, çiftçimiz, köylümüz, hayvancımız ne yapardı?..
   Sadece KKTC Maliye Bakanlığı değil, Sosyal Sigorta Dairemiz nasıl maaş öderdi?..
   Devlet çarkı nasıl dönerdi?..
   Ercan’dan 4 milyon uçuş nasıl yapılırdı?..
   Bu kadar çok üniversitemiz olur muydu?..
   Nüfusumuza yakın sayıda öğrenci buraya gelir miydi?..
   Herkesi kıskandıran sayıda ve kalitede otellerimiz olur muydu?..
   Elbette bunların hiçbiri olmazdı…
   Öyleyse; gerçekleri bilerek hareket etmeli; her konuda doğru adımlar atılmalıdır…
   Denktaş, uzun yıllar Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının desteğiyle liderlik koltuğunda oturmuştu…
   Türkiye’den işaret almadığı zaman da geri çekilmesini bilmişti…
   Üstün hukuk bilgisi ve mükemmel İngilizcesi vardı…
   İç siyasette kırdıklarının gönlünü almak için çaba sarf ederdi…
   Eski mücahitlere ve şehit ailelerine karşı farklı bir hassasiyeti vardı…
   En önemlisi çalışkandı…
   Güne erken başlayıp, geç vakitlere kadar çalışma odasının ışıkları sönmezdi…
   Ölümünün 11’inci yılında o’nu saygıyla anıyoruz…