banner564

Çocuğunun geleceğinden yiyorsun, farkında mısın?

En büyük sorunumuz anı yaşayıp buna göre tepkiler ortaya koymak…
Geleceğe yönelik adımlar pek gündemimize girmiyor…
Güne geldiğinde de sanki ilk defa duymuşuz gibi feveran ediyoruz ama “atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş oluyor…”
Bakın birkaç gündür hem televizyonumuzda hem gazetemizde tüm çalışanların emekliliğinde ihtiyacının olduğu İhtiyat Sandığı Fonu’nun durumuna ilişkin yayınlar yapıyoruz…
Sıkıntının büyüklüğü ortada…
Devletin senin benim ve onun parasıyla oluşan İhtiyat Sandığı’ndaki paraları nasıl çar çur ettiğine bir bakalım mı birlikte? 
Bizlerden kesilen paralarla oluşan fondan devlet bugüne kadar tam tamına 1 milyar 543 milyon TL çekmiş… Eski parayla yazayım ki daha iyi anlayabilesiniz dilerseniz; tam 1 katrilyon 543 trilyon TL!
Nasıl ama ha!
Fondaki para ise 340 milyar, ya da eski para ile 340 trilyon!
Resmi sizler içinde daha da büyüteyim mi?
Bu borç sadece İhtiyat Sandığı’na olan… Peki ya devlet bankalarına?
İşte o zaman borç 5 trilyon, yani 5 katrilyonu buluyor… Bu da devletin bütçesinden çok daha yüksek bir rakam!
Yani özetle devletin iç borçları çoktan ödenemeyecek duruma gelmiş durumda!
Peki ne yapılıyor?
Tabii ki kocaman bir HİÇ!
13’üncü maaş dağıtmaya devam ediyor bu devlet…
Bol keseden ek mesailer de cabası…
Bayramlık, yolluk, kalemlik silgilik vs…
Yahu paran yok kardeşim!
Olmayan parayı dağıtıyorsun!
Kaynak da yaratamadığın için benim geleceğime yatırım yaptığın parayı çalıyorsun!
Uyan ey Kıbrıs Türkü!
Yoksa çok geç olacak!’
Zaten geç oldu da bari uyan artık, bak da gör başına gelecek olanları!
Bugün toplanıp bir araya gelsek ve hep beraber “Yıllardır çalışıyoruz, birikimlerimizi verin” desek ne olur bilir misin? 
Bir kuruş bile alamazsın!
Torpilliler içerdeki parayı alır, sen ve ben de baka kalırız onların peşi sıra…
Ama umurunda mı?
Tabii ki değil! Hala 13’üncü maaşın pazarlığındasın çünkü… “Hakkımdır vermek zorundadırlar” ‘modu’ndasın! 
“Hele bir alsınlar dünyayı başlarına yıkarız” mantığıyla nereye kadar? 
Çocuklarımızın torunlarımızın geleceğinden yiyoruz!
Farkına varın artık!
Radikal değişim şart!
Değişimi toplum talep etmeli, siyasilere dikte etmeli!
Artık günü kurtarma politikalarından uzaklaşmalı, gerçekleri görmeliyiz!
Kara delik her geçen gün büyüyor… 
Siyasilere kızıyoruz ama onlar zaten kendilerini kurtarmış durumda, peki ya sen?
Geçmişten gelenlerle sen de kurtardın belki ama ya çocuğun? Torunun?
Hiç düşünüyor musun?
YORUM EKLE

banner471

banner474