banner564

Çocuklar bile kanmaz

   İçimizde çok ünlü ‘savunma’ elemanları vardır…

   Bunların, KKTC’nin siyasi, ekonomik ve askeri yönden daha güçlü hale gelmesi gibi bir dertleri yoktur…
   Tam tersi; KKTC’nin en ufak sorununu dahi Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğüne bağlayarak, temelsiz bir görüşü savunmakla görevlidirler…
   Şimdilerde, Guterres Çerçevesi üzerinde inanılmaz fikirler savunuyorlar ve bizleri de bu temelsiz fikirlerle aldatmaya çalışıyorlar…
   Öncelikle ‘Guterres Çerçevesi’nde netlik kazanan garantiler ve müdahale hakkına bakalım…
   Cumhurbaşkanı Akıncı ‘Yeni garanti sistemine geçileceğini’ söylüyor…
   Bu ne demek?..
   Şimdiki gibi 3’lü garantörlük sisteminin dışında yeni bir güvenlik şemsiyesi oluşturmak…
   Mesela Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi temsilcisi ülkenin yanı sıra Türkiye ve Yunanistan’ın da içinde olacağı yeni bir güvenlik sistemi…
   Yine Cumhurbaşkanı Akıncı’nın teyit ettiği gibi ‘tek yanlı müdahale hakkı’ son bulacak…
   Bunu da açalım…
   Garanti sisteminde yer alan ülkelerden herhangi biri, adada meydana gelebilecek kanlı saldırı durumlarında tek başına müdahale hakkına sahip olmayacak…
   Diğerlerinin onayını da isteyecek…
   Böylesi bir durumda ‘çoklu güvenlik gücünün’ olayını almanın ne kadar zor olduğunu tahmin etmek hiç de zor değildir…
   Üçlü garantörlük olduğu halde, 15 Temmuz 1974 faşist Cunta darbesi sonrasında bile İngiltere’yi müdahale konusunda ikna edemediğimizi unutmayalım…
   Merhum Başbakan Bülent Ecevit, dönemin İngiltere Başbakanı Harold Wilson’u ziyaret ederek ‘ortak müdahale’ teklifi yapmış ve olumlu bir cevap alamamıştı…
   Eğer Türkiye’nin ‘tek yanlı müdahale hakkı’ olmasaydı, 15 Temmuz 1974’teki kanlı darbenin sonunda Kıbrıs’ta Türk kalmayacak, ada Yunanistan’a ilhak edilecekti…
   Bu gerçekleri kendi insanlarımıza, özellikle de gençlerimize anlatmazsak, insanlık adına günah işlemiş olmaz mıyız?.. 

Uçaklar hemen gelirmiş

   Bir başka hayali savunmaya geçelim…
   Bazıları, garantilerin kalkması durumunda dahi ‘Kıbrıslı Türklere yönelik herhangi bir saldırı durumunda’ Türk jetlerinin 5 dakikada adaya gelebileceğini söylüyor…
   “Türkiye burnumuzun dibindedir ve müdahalede bulunmak için garantörlük hakkına ihtiyaç duymaz.” diyorlar…
   Ne var ki; bu tür iddiaları ortaya atanların uluslararası hukukla yakından uzaktan hiçbir ilgileri yoktur…
   Bunu bir de ünlü hukukçulara sormaları doğru olandır…
   Bizim konuştuklarımız, garantörlük hakkının kalkması halinde Türkiye’nin asla buraya müdahale edemeyeceğini, böylesi bir duruma kalkışması halinde Kıbrıs’ın yeni garantör ülkeleriyle ve AB ile savaşa girmiş sayılacağını söylüyorlar…
   Böylesi bir durum; bir insanın elindeki gücü hiç gerek yokken devredip de, ondan sonra dünyaya meydan okuyacak duruma gelmesi demektir…
   Akıl işi değildir…
   Bizim arzumuz, geçmişte yaşanan olaylardan ders çıkarılması ve her iki toplumun da yaşam haklarına ve özgürlüklerine saygı duyularak kalıcı bir anlaşmaya gidilmesidir…
   Yeniden saldırı niyeti olmayan insanlar, garantörlüklerin ve müdahale hakkının devamından korkmazlar…
   Niyeti kötü olanlar ve gelecekte bir günün hesabını yapanlar ise, garantör ülke istemezler…
   Hele dörde bir nüfus yapısının olacağı bir ülkede azınlıkta olanların başına ne tür felaketlerin gelebileceğini unutma hakkımız yoktur…
   Çözüme varız…
   Birlikte, güvenlik altında yaşamaya varız…
   Ancak savunmasız kalmayı kabul etmeyiz..  

YORUM EKLE

banner608

banner474