banner564

Coğrafya’ya giriş

Coğrafya, gelişen teknoloji ile birlikte sürekli yenilenen ve gelişen bir bilimdir, fakat günümüz KKTC’sinde coğrafya bilimi, okullarımızda okutulan müfredat içerisindeki klasik coğrafya dersi olmaktan öteye gidememiştir. Coğrafya biliminin algısı, gelişmelerin gerisinde kaldığında, okullarda öğretilen coğrafya dersi ile gerçek yaşamada ihtiyaç duyulan coğrafya arasında derin bir uçurum oluşmaktadır. Bu nedenle coğrafya, bilim olarak itibar görmediği ülkelerde, ders olarak da öğrencilerin ilgisini çekmemektedir.
Şu soruları cevaplamak, yukarıdaki giriş cümlelerimin daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır.
Coğrafya ne değilidir?
Coğrafya bir kere dağların yükseltileri, akarsuların uzunlukları, ülkelerin yüzölçümü, nüfusu, üretilen tarımsal ürünlerin miktarı, hayvancılıkdaki büyük ve küçükbaş sayıları gibi uzayıp giden istatistik bilgileri değildir.
Coğrafya bilimi “en”ler bilimi de değildir. Dünyanın en geniş ülkesi, en yüksek dağı, en uzun akarsuyu, en büyük gölü ve uzayıp giden diğer “en”ler gibi...
Benzeri bilgilere atlaslardan, istatistik yayınlarından, ansiklopedilerden, elektronik kaynaklardan ulaşabileceğiniz gibi, bu bilgilerinde coğrafya gibi gösterilmesi, coğrafya bilimine yapılan büyük bir kötülüktür.
Coğrafya nedir?
Birçok coğrafya tanımı yapılmakla birlikte bu bilim dalında çalışanların ortak bir kanıya vardıkları coğrafya tanımlaması yoktur. Fakat genel kabul görmüş ve benim de benimsediğim, coğrafya bilimini anlatırken kullandığım tanımlama şöyledir;
“Coğrafya, insanla doğal ortam arasındaki karşılıklı etkileşimleri, bu etkileşimler sonucunda gelişen olaylarla durumlarını;
Dağılış
Bağlantı kurma
Nedensellik
İlkelerine bağlı kalarak, kendine has araştırma yöntemleri uygulayarak, araştırıp inceleyen ve sonuçlarını sentez halinde ortaya koyan bilimdir.” 
Çok boyutlu bakabilme özelliği sayesinde coğrafya sentez ve yorum bilimidir. Bir coğrafyacı jeoloji, hidroloji, biyoloji, sosyoloji, ekonomi, haritacılık, istatistik, meteoroloji, demografi gibi daha birçok bilim dallarına ait gerekli bilgileri yeteri ölçüde bilmekte ve kullanmaktadır. Fen bilimleri ve sosyal bilimler arasında yer alan bir coğrafya, geri kalmışlık, açlık, küreselleşme, sosyal kutuplaşma, iklim değişiklikleri, salgın hastalıklar gibi dünyayı ve insanoğlunu ilgilendiren güncel sorunlara eğilmekte, sorunların arkasındaki gerçek nedenlerin ortaya çıkarılması için çalışmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde hayatın pek çok kademesinde aktif olarak kullanılan coğrafya bilimi KKTC’de ne oranda yararlanılmaktadır? 
ABD, İngiltere, Japonya, Kanada gibi gelişmiş ülkeler, toplumsal yaşamlarında coğrafya bilimini, arazi kullanımı, çevre problemleri, şehir planlama, kirlilik, ulaşım, tarım, doğal afetler, enerji, turizm ve daha pek çok alanda kullanmaktadırlar. Gerçek şu ki küçük bir yarım adada olan KKTC de ise coğrafya bilimi, toplumsal yaşantımızda istenilen düzeyde değildir. Günümüz KKTC’si ekonomik, siyasi, sosyal, çevresel ve daha pek çok problemle karşı karşıya bulunaktadır. Bu problemler yumağının çözümlenmesi, sadece bir alandaki atılımlar ile değil, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, tüm alanlarda yapılacak olan etkileşimli gelişmelerle mümkün olacaktır. Bu yönde bir atılım yapabilmek içinde coğrafi bilgileri kullanmak KKTC’nin yararına olacaktır. Ayrıca şunu önemli bir not olarak belirtmeliyim ki, günümüz Doğu Akdeniz’inde yaşanan sıcak gelişmelerin merkezinde olan bu ada coğrafyasını, gelecekte de uluslararası platformlarda üstleneceği rolleri, sahip olacağı avantajları, karşılaşacağı dezavantajları, coğrafi özelliklerinden bağımsız olarak düşünmemeliyiz.
Bu nedenle bir coğrafyacı olarak severek ilgilendiğim coğrafya bilimini, siz gazete okurlarımıza daha anlaşılır kılmak ve güncel konularla toplumsal olaylara coğrafya penceresinden bakabilmek amacı ile “Coğrafya’ya Giriş” başlığını taşıyan ilk köşe yazımı sizlerle paylaşıyorum.
YORUM EKLE

banner608

banner474