banner564

Çok kritik bir süreçteyiz

  Güney Kıbrıs’ın tek yanlı sondaj faaliyetleri, 3’üncü parsele gelindiği zaman Türk savaş gemileri tarafından durduruldu...
  İtalya’nın ünlü ENI şirketi bu durum karşısında sondaj platformunu geri çekti...
  Fakat; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da söylediği gibi, önümüzdeki günlerde bu kez Amerikan Exxon’a ait sondaj gemisi bölgeye gelebilir...
  Böylesi bir durumda doğal olarak Türkiye yeniden müdahale etmek zorunda kalacak...
  Her müdahale; iki toplum, hatta iki Anavatan arasında daha ciddi gerilimlere yol açacak...
  Öyleyse; bu sorunu bir şekilde çözmek için taraflar yeniden masaya oturmalıdır...
  Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın, Politis gazetesinde yer alan açıklaması ‘arabulucu’ ihtiyacına dikkat çekiyor...
  Gerilimin durdurulması için de buna gerçekten ihtiyaç vardır...
  Ne var ki; Rum liderliği doğal gaz konusunu bizimle pazarlık etmek istemiyor...
  Çözüm olması halinde, Maronit ve Ermeniler gibi bizlere de ‘azınlık payı’ vereceğini ifade ediyor...
  Böylesi bir tavır elbette KKTC ve Türkiye tarafından kabul edilemez...
  Ayrıca; adanın çevresindeki doğal kaynaklar sadece Kıbrıslı Türkleri ve Rumları ilgilendiren bir sorun değildir...
  Aynı zamanda Anavatanları, AB’yi ve sondaj aramalarına katılan ülkeleri de ilgilendiriyor...

İkinci tehlike kapıda
 
  Sondaj faaliyetlerinin yanı sıra, güneydeki seçimlerden sonra gündeme gelen ikinci bir tehlike daha var...
  AKEL lideri Andros Kiprianu, Rum lideri Nikos Anastasiadis’in ‘sınır kapılarını’ kapama düşüncesinde olduğunu açıkladı...
  Böylesi bir durum, zaten iki toplum arasında yetersiz olan ilişkilerin tamamen kopmasına yol açacak...
  İki toplum arasındaki ilişkilerin kopması; çözüm karşıtlarını cesaretlendirecek ve bölünmüşlüğü tamamen kalıcı hale getirecek...
  Kıbrıslı Türkler de o zaman kendi başlarının çaresine bakacak...
  Bunun anlamı Türkiye ile daha da yakınlaşmadır...
  Ayrıca Türkiye’nin yakın dostları ile doğrudan ticaret ve uçuş anlaşmasına yönelmektir...
  Rum siyasi liderliği bunu mu, yoksa adanın yeniden bütünleşmesini mi istiyor?..
  Ayrıca Kıbrıs toprağının tamamını kendi sınırları içine aldığını iddia eden Avrupa Birliği’nin bu konuda ne düşündüğü önemlidir...
  Çözüme katkı yapmak istiyorlarsa; bunca zaman yürüttükleri tek yanlı politikalarını terk edip, iki toplumu da eşit düzeyde muhatap almalıdırlar...
  Rum liderliğine, adanın iki sahibi olduğunu söylemek zorundadırlar...
  Rum liderliği de kendi halkına Kıbrıslı Türkleri düşman olarak gösterme alışkanlığını terk etmeli, kilise siyasetten elini çekmelidir...
  Bunu yaparlar mı?..
  Çok zor!..
YORUM EKLE

banner608

banner473