Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, geçtiğimiz Pazar günü NTV’ye konuk oldu...

Yaklaşık 24 dakika içinde bu turistik bölgeye yapılan yatırımları ve ortaya çıkan sonuçları aktardı...
Geçtiğimiz yıl 13 milyon 600 bin turist ağırlayan Antalya’nın 5 yıldızlı, hatta 7 yıldızlı otelleri gibi, 5 yıldızlı bir de çevresinden söz edildi...
Çevrenin 5 yıldızlı olabilmesi için elbette öncelik çöplerin ortadan kaybolmasıdır...
Bunun için geliştirilen bir proje sayesinde hem çöplerin yok edildiğini, hem de bu çöplerden üretilen elektrikle 135 bin konutun elektrik ihtiyacının karşılandığını anlattı Belediye Başkanı...
Çöpü ‘altına’ çeviren bir proje...
Geçtiğimiz yıl içinde benzeri bir projenin Alanya’ya götürüldüğünü ve halen 5 bin konutun elektrik ihtiyacının; çöplerin geri dönüşümünden sağlandığını söyleyen Antalya Belediye Başkanı, 640 kilometrelik sahil boyunun temizliğini anlatırken, arıtma tesisi sayısının 32’ye yükseldiğini ve kentin dünyada ‘Mavi Bayrak’ şampiyonu olduğuna dikkat çekti...
İnsan bunları izlerken bir Türk olarak hem gururlanıyor, hem de yaşadığı bir avuçluk ülkenin durumuna bakınca üzülüyor...
Burnumuzun dibindeki Antalya’da 130 bin konutun elektriği, çöplerden üretilirken, bizler sebze-meyve tarlalarımızı, hayvanların otladığı yerleri, hatta evlerimizin yanı başını, dere yataklarını, sahil şeridini çöplerle kapatmış durumdayız...
Elektrik konusunda büyük acılar yaşıyoruz...
Son 40 yılın kötü alışkanlıklarıyla ülke yönetmeye çalışırken, bir avuç insanın temelsiz ideolojisine teslim edilen siyaset anlayışıyla bir adım ileri gidemiyoruz...
Kendi çöplüğümüzde boğuluyoruz...
Yerel yönetimlerimiz toplanan vergilerle ancak personel maaşlarını ödeyebiliyor...
Ufacık sanat organizasyonlarıyla ‘icraat’ sınav vermeye çalışıyor...
Yazıklar olsun...
İnsanlar 640 kilometrelik sahil şeridini korurken, bizler tarihi Girne Atik Limanı’nı pisliklerden koruyamıyoruz...

Gidin ders alın

Siyasi partilerin ortaya çıkardığı; bilgi, görgü, yetenek açısından herhangi bir denetimden geçirilmeyen insanlar bir anda halkın karşısına aday olarak çıkarılıyor ve bir şekilde göreve getiriliyor...
Sonra bu insanlar önceliklerini çalışanların maaşlarını ödemeye ve imkan yaratıp, daha çok istihdam yapmaya veriyor...
Maaşları ödemek ve arada bir festival, ya da ‘panayır’ düzenlemek bir icraat olarak kabul ediliyor...
Çökmüş yollar tamir edilemiyor, dere yatakları temizlenemiyor, aydınlatma yapılamıyor, kalıcı projeler geliştirilemiyor...
Girne turizm kenti 30 yıl öncesinde iş bilen insanlara teslim edilmiş olsaydı bugün 3-4 tane daha yat limanı faaliyete geçmiş olurdu...
Gemiler, Girne-Anamur, Girne-Alanya, Girne-Antalya arasında mekik dokurdu...
Teknecik santralının yerini güneş enerjisinden elektrik üreten santraller alırdı...
Doğa katledilmez, insanlar zehirlenmezdi...
Ama böylesi bir kültür, böylesi bir yönetim anlayışı geliştiremedik...
Yazıklar olsun bizlere...

Anamur heyeti ile ne yaptınız?

Geçtiğimiz hafta içinde Anamur Ticaret Odası heyetinin KKTC ziyareti gazetelerimizin iç sayfalarında kısaca yer aldı...
Ama umut verici açıklamalar yapılmadı...
Hâlbuki Anamur ile Girne arası feribot ile sadece 2 saattir...
Buradan hellim, portakal, limon gönderirsiniz...
Oradan muz alırsınız...
Bizde muzun kilosu 7, Anamur’da 1,5 lira...
Gümrük duvarlarını, harçları ve diğerlerini kaldırmamız halinde bu ülke insanı çok daha ucuza yaşam şansını elde edebilir...
Ne var ki; dünyada geçerliliğini yitirmiş ideolojiler, temelsiz görüşler, partilerde egemen olan güçler bu tür pratik hareketlerin önünde engeldir...
Burada geçerli kural başarısızlıkların sonucunu başka adreslere mal etmek, sürekli ağlamak ve zamana oynamaktır...
Bu kuralları değiştirmediğimiz sürece bir adım yol alamayacağımızı anladığımız gün, gelecek kuşaklara umut verebileceğiz...
Aksi halde onların geleceğini de karartacağız...
Acı geçekler bunlardır...