banner564

Corona, “Enternasyonalisttir” ama biz...

Bu kriz halinde dillere pelesenk olan bir söz var, dayanışma. Ama bu söz, yalnızca iyi niyetli bazı insanların yoksulluk çekenlere dönük desteği ile sınırlanıyor. Bu da bir değerdir. Ama yeterli değildir.
Çünkü bu Corona virüsü, “enternaslonalisttir.” Yeryüzü yuvarlığında yaşayan dini, dili, rengi, ulusal kimliği farklı olan tüm insanlar ve ülkeler ile genç, yaşlı herkes hedefi oldu.
Fakat “enternasyonalist” olan bu virüsten ölümlerde, örneğin ABD'de Siyahiler, Hispanikler ve az gelirli beyazlar daha fazla ölüyor. BBC'nin yorumcusu, ”Bu virüse karşı hepimiz aynı gemideyiz ama yoksullar daha fazla ölüyor” dedi.
Evet, virüs “enternasyonalist”, ama haberlere göre Fransa, Almanya sınırını geçerek Almanya’daki eczanelerden ilaç almak isteyen Fransızlara dönük olarak, o bölgedeki Almanlar sözlü ve fiziki saldırıda bulunmuş. Alman Dışişleri Bakanlığı ise bunun üzerine Fransa’dan özür dilemiş. 
Evet virüs enternasyonalist ama buna karşı mücadele ulusal ölçekte. Uluslararası ekonomik dayanışma ise zayıf. Ayrıca ülkeler içinde de hala eski kırılmalar üzerinden; gelir, din, dil ve kimlik farkı üzerinden içe kapanmalar ve gerilimler de yaşanıyor.
Bunu bizde yaşadık. İngiltere’de öğrenim gören gençlerin yurda gelmesine kimilerinin gösterdiği dışlayıcı tepkiler. Alman turist grubuna karşı ifade edilen ırkçı ifadeler. Yabancı iş gücüne karşı, onları yok sayan tutumlar. Ayrıca Kıbrıs gibi bu küçük adada dahi iki taraf; bu enternasyonalist virüse karşı işbirliği yapamadı. Üstelik işbirliğine dönük küçük adımlara dahi dar milliyetçi reaksiyonlar yaşadık. 
Şimdi ise turizmcilere, üniversitelere, kamu görevlilerine, özel sektör çalışanlarına, esnafa ve özel sektördeki iş insanlarına dönük; farklı meşrebe sahip olanların, birbirine gösterdikleri reaksiyonları yaşıyoruz. “Enternasyonalist” virüse karşı, bırakın dünya ölçeğinde dayanışmayı, ülkelerin içinde dahi hala siyasal, zümresel ve sınıfsal çıkarlar temelinde kavga oluyor.
Bu anlayışla enternasyonal olan virüse karşı, dayanışma temelli mücadele verilemez. Dolayısı ile artık UBP- HP Hükümeti şapkayı masaya koyup düşünmelidir. Şapkayı masaya koyup düşünme işine girmesi gereken yalnız hükümet değildir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı, muhalefet, iş ve emek dünyasının örgütleri, medya, düşünürler, sivil toplum, her kesimden insan ve örgüt bunu yapmalıdır. Kimse bu “enternasyonal” virüse karşı tek başına mücadele edemez. 
Evet bizde yayılma hızı azaldı. Ama düşünce dünyamızda da ortaklaşma, dayanışma hızımızda da azalma var. Fakat kavga dövüş isteğinde ise artma hali var. Bu yalnız sağlık için değil, toplumun ekonomik, toplumsal, demokratik kurumsal varlığı için de büyük bir tehdittir.
Bu yüzden evet, yoksullara yardım edelim. Ama yüzlerce yıl önce Victor Hugo'nun şu sözünü de unutmayalım. “Siz yoksullara yardım etmeyi düşünürsünüz. Biz ise yoksulluğu ortadan kaldırmayı.”
İşte bu söz temelinde hepimiz, dar siyasi çıkarlar ve zümresel çıkarlarımızın yoluna değil; toplumsal ortak çıkara odaklanmalıyız. Bunun için en büyük dayanışma; Cumhurbaşkanı, Hükümet, Mecliste temsil edilen tüm siyasi partiler, iş ve emek dünyası örgütleri, sivil toplum, sağlıkçılar, ekonomistler diğer tüm uzmanların da içinde yer alacağı bir Toplumsal Ekonomik ve Sosyal Danışma Konseyi oluşturulmalıdır. Unutmayın kimse bu belanın altından tek başına çıkamaz.

YORUM EKLE

banner471

banner473