Kıbrıs’ın güneyinde seçim heyecanı yaşanıyor…
Görev süresi Şubat 2023’te dolacak olan Anastasiadis’in yerini kimin alacağı henüz netleşmedi…
Ancak önemli isimlerin yarışacağını görebiliyoruz…
DİSİ adayı Averof Neofitu, DİKO ve EDEK’in desteklediği Dışişleri eski bakanı Nikos Hristodulidis ve AKEL’in adayı eski müzakereci Andreas Mavroyannis oldukça iddialı isimler…
Güneydeki seçimlerden sonra Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak…
Dolayısıyla bu iki seçimin sonuçlarını bekleyeceğiz…
Türkiye ve güneydeki seçimlerden sonra Kıbrıs konusunda yeni bir sayfa açılabilir mi?..
Ukrayna savaşını da dikkate alarak, Kıbrıs’ta yeni bir müzakere sürecinin başlayacağı yönünde beklentiler vardır…
Kuşkusuz; müzakere sürecinin başlaması ‘çözüm konusunda’ uzlaşıya varılacağı anlamına gelmez…
Kıbrıs sorununda yeni gelişmelerin olabileceğini dikkate alarak, kendi kendimize bir soru yöneltmeliyiz:
“Buna hazır mıyız?..”
Veya ne kadar hazırız…
Cevap maalesef “hazır değiliz” olmalı…
Devlet kurumlarımız, okullarımız, yollarımız, ekonomik tesislerimiz AB standartlarından çok uzaktır…
O yüzden hazır değiliz…
Limanlarımız da öyle…
Sınır kapılarının açıldığı 2003 yılında AB’den gelen bir heyet Gazimağusa Limanını incelemiş ve ortaya bir rapor çıkarmıştı…
Buna göre limanın en az 3 yıl süreyle kapatılması ve AB standartlarına getirilebilmesi için asgari 250 milyon Euro’luk yatırım yapılması gerekiyordu…
Peki biz ne yaptık?..
Limanın iyileştirilmesi ve AB standartlarına getirilmesi için özelleştirmeden başka bir çarenin olmadığını kabul etmediğimiz için hiçbir şey yapmadık…
Uzun yılların ihmali yüzünden, yarın çözüm olması halinde; liman bizim yönetimimize verilse bile AB standartlarına uymadığı için çalıştırılamayacak…
Bir başka soru:
Burada çalışanlar, limanın 3 yıl süreyle kapatılması halinde nereye gidecek, ne iş yapacaklar?..
‘Özelleştirmeden’ söz edildiği anda tepki gösteren “hayır”cı kesim buna bir yanıt verebilir mi?..
Peki Girne Limanı çözüme hazır mı?..
AB standartlarına uygun mudur?..
Biliyoruz ki değildir…
Siyaset sorumluluk gerektiriyor
Güney Kıbrıs’ta 168 tane mezbaha vardı…
AB üyeliği öncesinde tümü kapatıldı ve et kesimleri 2 tane yeni mezbahaya aktarıldı…
Özellikle büyük köylerdeki mezbahaların kapatılması sırasında gösterilen tepkilere aldırış etmeden AB standartlarına uygun adımlar atıldı…
Bugün Kıbrıslı Rumların sofrasına ‘veteriner kontrollü’ ve ‘mühürlü’ etler gidiyor…
Peki bizim tükettiğimiz etler ne kadar güvenlidir?..
Bunu bilen var mıdır…
Nüfusu bir milyon olan güneyde 2 tane varken, bizde büyük bir kısmı denetimsiz 60 civarında mezbahanın bulunması doğru mudur?..
Büyük kentlerin belediye başkanları “Bizim işlettiklerimizi dahi bir defa görürseniz, bir daha et yiyemezsiniz” diyor…
Öyleyse; bunun önlemini neden alamıyoruz?..
Sorunumuz yönetim beceriksizliği mi, oy korkusu mu?..
İyice düşünelim ve soruların yanıtlarını kendimiz verelim…
Eksiklerimizi ve ihmallerimizin sonucunu tartışmaya devam edeceğiz…
Kirk yıldır bir çivi bile çakılmayan Mağusa Limanı veya Girne Limanını getirdiğimiz noktada
Avrupa Standartlarını bir tarafa bırakalım Afrika Standartlarında bile değildir ! Batmış Ekonomimiz ile dökülen Ülkemizde Bizler hep Başkalarının ne yapacağını bekledik , Şimdilerde ise bir çözüm icin Rum tarafının ve Türkiye’nin 2023 Seçimlerini bekliyoruz , peki Kibrista bir çözüm için Bizler ne yapıyoruz acaba bilen bir Siyasetçimiz var mı ! KKTC nin Çözüm için kılı bile kımıldatmıyor! Yeni Siyasetimiz gereği artık Rumlar’la görüşmek istemiyoruz , yeni sınır kapılarını ve geçişleri kolaylaştırmak İstemiyoruz ! Gerçekçi olalım olmayacak bir Siyaseti bir tarafa bırakıp Kıbrıs’ta bir çözüm için gerçekten kımıldamaz isek maalesef daha da kötü günler kapımıza gelecektir !!