banner564

Daha yolun başındayız

  Türkiye musluğu kısınca ve KKTC’deki siyasilerde acemilikler artınca; iç sorunlar da artmaya başladı…
  Özellikle de çöken yollar toplumu isyan noktasına getirdi…
  Peki neden bu hale geldik?..
  Yollar neden çöktü?..
  Küçücük bir ülkede nüfusu sürekli sorgulayanlar, neden araba sayısındaki hızlı artışı da sorgulamadı?..
  Yıllar önce bu ülkede ETİ adında bir devlet kuruluşu vardı…
  Şeker, pirinç, viski, rakı ithalatı yaparken, araç ithaline de girişti…
  Her seçim döneminde baskı altına alınan bu devlet kuruluşu, personel istihdamını artırdıkça maaş ödeyemez duruma geldi…
  Ve bu rezil durumdan sorumlu olan siyasiler bir anda ‘şeytanca fikirler’ üretti…
  Ne yaptıklarını hatırlayanlar vardır elbette…
  Kamu görevlilerine ‘gümrük vergisini faizsiz 3 yılda taksitle ödeme hakkı’ sağlayarak araç satışlarında patlama yaşanmasının önünü açtılar…
  Durum böyle olunca 2-3 yaşındaki araçlar elden çıkarıldı, yenileri alındı…
  O tarihten itibaren boş tarlalar ikinci el araçlarla dolmaya başladı…
  Ve tüm bu savurganlıklar, sırf ETİ çalışanlarının maaşlarını ödeyebilmek için yapıldı…
  Sonuçta ETİ her şeye rağmen ayakta duramadı…
  Sanayi Holding, Turizm İşletmeleri, Kıbrıs Türk Hava Yolları gibi kapandı…

Hala aynı siyaset

  Aradan yıllar geçti, ama KKTC’yi yönetenlerin ‘günü kurtarma’ siyaseti değişmedi…
  Şimdiki hükümet iş başına gelir gelmez, araçların Katma Değer Vergilerini yüzde 20’den 5’e çekti…
  Böylece hem galericiler kurtarıldı, hem de Maliye’nin kasasına bir miktar para akıtıldı ve 13’üncü maaşlar sorunsuz ödenebildi…
  İşte yılların kötü siyasetinin sonucudur bugün yaşadıklarımız…
  Araçların vergileri düşürüldüğü zaman buna tepki gösteren olmadı…
  Tam tersi, 2-3 yaşındaki araçlar iade edilip, sıfır kilometre araçlar alındı…
  Yolların çöktüğü aklımıza dahi gelmedi…
  KKTC’de her eve en az 2 araç düştüğü halde, bunu ‘vergi artırımıyla nasıl aşağılara çekeriz ve elde edilecek gelirlerle yolları ne kadar zamanda tamir edebiliriz’ diye düşünmek yerine; günü kurtarmak hepimizin işine geldi…
  Bir önceki 4’lü koalisyon hükümeti de; aralarında ‘devrimciler’ olduğu halde lüks tüketimi vergilendirme yönüne gitmedi…
  Yollar için özel fon oluşturmadı…
  Tam tersi siyasi partilere verilen devlet yardımları, peşkeşler ve örtülü ödenekler artırıldı…

Yolunuzu başkaları mı yapacak?..

  Bazı acı gerçekleri artık konuşmamız gerekiyor…
  Yıllarca yolumuzu da, göletlerimizi de Türkiye yaptı…
  Telekomünikasyon Dairesi’ne, BRT’ye, Kara Yolları’na sayısız araç-gereç bağışladı…
  Kuraklık tazminatlarını, hatta hastalanan ineklerin aşı paralarını Türkiye ödedi…
  Hastanelerimize ilaçlar gönderildi…
  Defalarca iflas noktasına gelen Kıbrıs Türk Hava Yolları’na finansman desteği sağladı…
  Türkiye bir Cent’e muhtaç olduğu dönemde dahi, KKTC’nin cari bütçesine para yardımı yaptı…
  Ama hazıra alıştırılan bu toplumun bazı kesimleri, siyasilerin dürtüleriyle yapılan yardımların kıymetini bilemedi…
 Türkiye Büyükelçiliği önünde eylemler düzenlenerek ‘KKTC’ye müdahale edilmemesi’ istendi…
  Bunları gördükçe üzülen Ana’nın yardımları yine de kesilmedi…
  Sadece belirli kurallara bağlandı…
  Troyka’nın Kıbrıslı Rumlara şart koştuklarının çok azını istedi KKTC’den…
  Ne var ki; işbirliği protokollerine imza atan ve kendini ‘çok kurnaz’ olarak gören KKTC’nin siyasileri, yatırım projelerinin paralarını başka maksatlar için harcarken, protokollerde öngörülenleri yerine getirmedi…
  Öyleyse kendi yolunu kendin yapacaksın…
  Lüks arabalarda dolaşırken, yol vergisini toplarken, bunları yol için harcayacaksın…
  Her konuda küçüleceksin…
  Boyuna bakmadan ‘örtülü ödenek’ dağıtmayacak, 4 bine yakın Resmi Hizmet Aracı kullanmayacaksın…
  Siyasi partilere verilen ödeneği hiç olmazsa 2-3 yıl süreyle durduracak, ek mesai ödemelerini ‘alacağın önlemlerle’ sonlandıracaksın…
  Meyhane masalarında seni konuk eden ve bir gecede 2-3 bin lira ödeyen ‘partili yandaşın’ devlete yılda Bin lira dahi ödemediğini görecek ve ona şu mesajı vereceksin:
  “Parti işini vatandaşlık görevi ile karıştırma…”

Fatura veya fiş

  Tüm piyasayı denetleyecek, bir adet toplu iğne satışında dahi ya fatura ya da fiş kesilmesini sağlayacaksın…
  Yıllardır ‘denetimsiz’ bırakılan çarşıyı kontrol altına alacak, vergileri toplayacaksın…
  Araçların ruhsat paralarını ve trafik cezalarından elde edilen gelirleri bunca yıl maaşlara ve 13’üncü maaşlara harcayarak büyük bir yanlışlık yaptığını; hatta suç işlediğini kabul edecek, gerekli önlemleri alacaksın…   
  Mevcut siyasi düzende bunları yapmak kolay mıdır?..
  Elbette kolay değildir…
  Ancak; ülkene ve halkına hizmet amacıyla seçiliyorsan; bazı tepkileri de göze alarak, başka ülkelerin yaptıklarını sen de yapacaksın…
  Nüfusun 300 bin olduğu bir ülkede 300 bin araç olması kabul edilemez…
  Ve 300 bin aracın olduğu bir yerde yolların bakımsız kalması hiç kabul edilemez…
  Bugün yaşadıklarımız, tek başına şimdiki Ulaştırma Bakanı’nın sorunu değildir…
  Ama hem dün, hem bugün ‘ortak olduklarının’ sorumluluklarına da ortaktır…
  İyi haftalar… 

YORUM EKLE

banner471

banner473