banner564

Değişimi yapabilmek

 İnsanlar ‘çaresizlik içinde’ kaldıklarında, başka arayışlara girebilirler...
 Yaşamın bir gereği olarak elbette herkes daha iyisini ve daha güzelini arzular...
 Birisine duygusallığınızı belli etmek için farklı davranışlar sergiliyorsunuz...
 Ya güzel sözlerle ya da sevebileceği hediyelerle yaklaşırsınız...
 Bu ilgi sizi bir şekilde değişikliğe, çare üretmeye teşvik ediyor...
 Özel hayatta olduğu gibi, devlet yaşamında değişimleri kabullenme ve uygulayabilme çok önemlidir...
 “Kırk yıllık düzeni ben mi değiştireceğim” derseniz, zaten o anda geleceğinizi sonlandırmış oluyorsunuz...
 Kuşkusuz siyasette umursamazlık ve beceriksizlik, sadece ilgilileri değil, ülkenin geleceğini ve o ülkede yaşayan insanları da olumsuz bir şekilde etkiler...
 İşte bizim yıllardır yaşadığımız sıkıntıların nedeni; siyasetin beceriksizlikleri ve sorumsuz davranışlarıdır...
 Bunca yıl elimize geçen olanakları doğru dürüst kullanamadığımızı kabullenmek zorundayız...
 Türkiye’den, hatta son yıllarda AB’den gelen mali yardımları çoğu kez amaç dışı kullandık...
 İhale sonuçlarını ciddiyetle değerlendiremediğimiz gibi, gerekli denetimleri de yapmadık...
 Büyük paralar harcanarak yapılan yeni yolların veya kanalizasyon altyapısının kısa sürede çökmesinin nedeni, ihale yöntemlerindeki yanlışların ve denetimsizliğin, adam kayırmacılığının, partizanlığın bir sonucudur...
 Seçime bir ay kala boyanan trafik ikaz işaretlerinin, seçimden bir ay sonra silinmesi karşısında kimsenin ses çıkarmaması dikkatinizi çekmiyor mu?..
 “Bu nasıl olur” diye soran var mı?..
 Yollar sulu boya ile mi çiziliyor?..
 Avrupa’da yıllarca etkisini kaybetmeyen trafik ikaz işaretleri, KKTC’de neden bir ay içinde siliniyor?..
 Kaldırımlar ve yollar neden kısa sürede çöküyor?..

Biri yer, biri bakarsa olmaz

 Son 48 yıl içinde bu ülkede çok büyük yanlışlar yapıldı...
 İnsanlar ‘asli’ ve ‘üvey evlat’ olmak üzere ikiye ayrıldı...
 Kamuda çalışanların, mücahitlik hizmetleri iki ile çarpılarak ‘emeklilikten’ hesap edildi...
 Özelde çalışanların mücahitlik hizmetleri görmezden gelindi...
 Kamuda çalışanlara 10 yılda emeklilik hakkı verilirken, sosyal sigortalı vatandaştan en az 25 yıllık hizmet istendi...
 Kamuda çalışanlara emekli olduklarında yüklü miktarlarda ikramiye verilirken, sigortalı vatandaşlar, böylesi bir hak elde edemedi...
 Dolayısıyla yıllar içinde göreve gelen Maliye Bakanları, bütçenin yüzde 85’ini ‘maaşlara’ ayırmak zorunda kaldı...
 Şimdi siz söyleyin; böylesi bir yapı sürdürülebilir mi?..

Avrupa para verecek mi?

 Şimdi en kritik noktaya gelelim...
 Kıbrıslı Türkler; daha iyi, daha sağlıklı bir yaşam olacağı düşüncesiyle Avrupa Birliği üyeliğini destekliyor...
 Kıbrıs’ın kuzeyinde çocuğunu götürebileceği bir Luna Park dahi bulmayan babalar ve analar, çözüm olması halinde bu tür sorunların ortadan kalkacağını düşünüyor...
 Aynı şekilde hastalanan yakınına şifa arayan ve mali sıkıntı çekenler de olası bir çözümden sonra, devletten daha iyi bir hizmet alacağına inanıyor...
 Bunlar iyi niyetli, umut verici düşünceler...
 Ne var ki; bugünkü yapı ile AB içerisinde çok sıkıntı yaşayacağımızı da kabul etmeli ve bugünden başlayarak ‘acı verse bile’ bazı önlemlerin alınmasına destek vermeliyiz...
 Kamu harcamaları kısıtlanmalı ve bundan sonraki bütçelerde yatırımlara pay ayırabilecek bir noktaya gelmeliyiz...
 Olası bir çözümden sonra Türkiye’den şimdiki kadar maddi destek gelmeyecek...
 Avrupa Birliği’nin maddi katkıları daha çok altyapı eksiklerine gidecek...
 Çalışmadan, üretmeden kazanma şansımız olmayacak...
 Özellikle en ufak bir sorun karşısında Türkiye’ye saldırmayı prensip haline getirenlerin ortaya koyduğu ‘pembe tablolar’ bizleri aldatmasın...
 Çetin dönem ‘eğer çözüm olursa’ ondan sonra başlayacak...
 Emeklilik yaşı kısa bir sürede her iki toplum için de 65’e çıkacak...
 Devlet dairelerindeki şiş kadrolar ‘normal düzeye’ çekilecek...
 Sadece bu değişim, binlerce kişinin işsiz kalması demektir...
 Bunları korkutmak ve çözüm aleyhtarlığı kampanyası yürütmek için yazmıyoruz...
 Daha da geç olmadan önlem alınması ve herkesin geleceğe hazırlanması için uyarmaya çalışıyoruz...
 Çünkü halkımızı ve ülkemizi seviyoruz...
 Yaşanacak tüm sıkıntıların hepimizi etkileyeceğini biliyoruz...
 O nedenle, bugünden başlayarak önlem almak isteyenlere yardımcı olunmasını öneriyoruz...
 Doğru yönde değişim kaçınılmazdır... 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 2 yıl Önce

Kıbrıslı Türkler Avrupa Üyeliğini Destekliyor çok doğru da seçtiğimiz yoneticilerimiz Avrupa Üyeliğini destekliyor mu acaba !
Sonsuza dek ve egemen ayrı devletçi yoneticilerimiz. maalesef ne AByi ve ne de ABnin Kıbrıs’taki Federal çözüm kararını destekliyor !
Görünen o ki Kötü siyaset neticesi her geçen gün AB üyeliğinden uzaklaşan Kıbrıslı Türkler ,içinde bulunduğumuz statiko ile parasızlıktan dökülen , yatırım ve onarım olmayan KKTC de Fakirleşip yoksullaşmaya devam edecektir , ne federal bir çözüm ve birleşme için açılan geçiş kapılarının işleyişine ne yeni kapıların açılışına ve ne de Bizlere sunulan güven artırıcı önlemlere ‘Federal çözüme karşı olan yöneticilerimiz Hayır diyor ! Kıbrıslı Türklerin bu gün yöneticilerimize sorması gereken soru ise Talan edip batırdığımiz KKTCde Bizleri Dünyaya Karşı arkanızdan kaç yıl daha sürükleyebileceksiniz acaba olmalıdır !!

Hasan Nuri
Hasan Nuri - 2 yıl Önce

Güneyle geçiş kapılarındaki izdihamı rahatlatmak ve daha çok yeni geçiş kapıların açılması için sonsuza dek KKTCde yöneticilerimize uyarı yapan Sayın Diyalog Medya Grubundan Reşat Akar kadar olmamıştır ! Her programında Kıbrıslı Türklerin Ekonomisi için hayati olan Geçiş kapıları sorununu yineleyen Sayın Akara Neden Devlet Edenlerimiz Geçiş Kapıları için en büyük Engelin Egemen Ayrı Devletimiz olduğunu söyleyemiyor acaba !!!

Öz
Öz - 2 yıl Önce

Türkiye ve AB den gelen mali kaynakların kullanılmasında suistimal var. Yol ve trafik işaretleri düzenlenmesinde yolsuzluk var. Emeklilik yasası düzenlenmesinde halk yararı düşünülmeyip, sosyal yardım kurumu zarara uğratılmış. İktidardaki partiler partizanlık ve nepotizm yapmışlar ve yapmaktalar.Eğitimde, sağlıkta, turizmde, çevrede, doğrusu devletin ağırlığı olduğu her yerde, yolsuzluk, partizanlık, suistimal olmuş ve olmakta. İnsan düşünür. 1974 de kadar, bu toplumda, mahkemeler, tek tük miras davaları da olmasa, hiç açılmayacak bir durumda iken, 1974 sonrası, alenen hırsız, dolandırıcı, kaçakçı, rüşvetçi ve adam kayırmacı bir topluma, neden dönüştü? Kim veya kimlerdir bunların sorumlusu? K/Türkler, kırk derviştirler ve birbirlerini tanırlar. Neden medya ve yayın organları, karınlarından konuşur da, bu Cennetten Parça olan adayı, Kriminal bir ada yapanları, açık seçik anlatmaz? ABD Watergate yolsuzluğu ile Cumhurbaşkanı düşürüldü, Monika olayı ile, başkan sorguya çekildi ve ağlatıldı. Bizde bunlar neden olmuyor? Her yurttaş bunların nedenini biliyor. Tatarın nasıl seçildiğini, Sucuoğluna neler yapıldığını, bakanların nerden onay aldığını görüyor. Diyalog tv nin neden kapatıldığını, masum bazı yurttaşların Türkiyeden neden deport edildiğini, üzülerek izliyor.
Bütün bunlardan sonra, Demokrasi, açıklık, şeffaflık ve hesap verilebilirlik olarakçareyi, Çözüm ve AB de görüyor.

banner608

banner474