banner564

Dengeler değişirken, gerçekler değişmiyor

Geçtiğimiz hafta yaşanan cinayet olayı, dünya basınında gündem yarattı. Bu tarz cinayet olayları coğrafyamızda ilk değildir. Sabri Orient olarak bilinen Lefkoşa’daki Orient Otel’in sahibi Sabri Tahir cinayeti ve Elmas Güzelyurtlu cinayeti ilk anda aklıma gelen diğer benzer cinayet vakalarıdır. Benzer cinayetlerdir derken, cinayetin işleniş şeklini değil, değişen para ve güç dengesini ifade etmek istedim.
Cinayetlerle değişen para ve güç dengesi bana daha önceden izlediğim Baba (Godfather) filmini anımsattı. Mario Puzo’nun 1969’da yayımlanan “Baba” isimli romanından uyarlanan üç serilik film, sinema tarihinin efsane üçlemesi olmuştur. Baba üçlemesinin ilki 1972, ikincisi 1974’te ve üçüncüsü de 1990’da çekildi.
Baba üçlemesi dünyada büyük ilgi görmüştü. Film sadece Amerikan mafya dünyasını anlatmakla kalmamış, Amerika’daki göçmenlerin dönüşüm sürecini ve uluslararası büyük para trafiğinde oynanan oyunları da beyaz perdeye aktarmıştı.
Baba filmi üçlemesinin ilgi görmesinin bir diğer önemli unsuru ise gerçekte yaşanmış mafya olaylarının da beyaz perdeye aktarılmış olmasıdır. İlk filmdeki ‘at kafası sahnesi’ gerçek hayatta yaşanmış bir olaydan alınmıştı. Frank Sinatra şöhretinin ilk yıllarında bir gece kulübü patronu tarafından reddedilince mafyaya giderek gece kulübünde sahne almak için yardım ister. Mafyanın adamları, Frank Sinatra’nın gece kulübünde sahne alması için kulüp patronuna “reddedemeyeceği bir teklif” götürürler. Ancak kulüp patronu inatçıydı ve sunulan teklifi kabul etmez. Bu yüzden kulüp patronu bir sabah, yarış atının kafasını yatağında bulur. İşte bu olay ilk filmde karesi karesine aynen beyaz perdeye aktarılır ve sinema tarihinin en çok gönderme yapılan repliği olan “ona reddedemeyeceği bir teklif yaptım” sözü ile birlikte akıllara kazınır.
Baba üçlemesinde başka ilginç detaylara da yer verilmişti. Bu detaylardan biri de portakal sahneleridir. Örneğin ilk filmde Marlon Brando (Don Vito Carleone rolünde) manavdan portakal alırken tetikçileri fark etmiş ve kaçarken portakalları yere saçmıştı. İkinci filmde ise kendisine ikram edilen portakalı almayan Al Pachino (Michael rolünde), uğradığı silahlı saldırıdan kurtulmuştu. Üçüncü filmde ise yine Al Pachino’nun oturduğu masanın sarsılması ile masadaki portakal düşmüş ve Al Pachino kurşun yağmurundan kurtulmuştu.
Filmdeki ilginç bir diğer detay ise; filmde isimleri geçen Corleone, Stracci, Tattaglia, Cuneo ve Barzini’den oluşan beş ailenin, gerçekte New York’ta bilinen Gambino, Lucchese, Genovese, Bonnanno ve Colombo ailelerinin canlandırılıyor olmasıydı.
Yazımın ilk paragrafında da belirttiğim üzere, geçtiğimiz hafta yaşanan cinayet olayı, coğrafyamızda tarihin tekerrürünün yeni bir örneğidir. Gerçek şudur ki; yeni dünya düzeni içerisinde internet üzerinden oynanan sanal bet, kumar sektörünün başında gelmektedir. Bir süre önce Türkiye Cumhuriyeti, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaptığı bir basın açıklamasında sanal betin yıllık 50 milyar dolar civarında olduğunu belirtmişti. İnternetin sınır tanımaması ve sanal betten elde edilen gelirin fazla olması, geçtiğimiz hafta işlenen cinayetin uluslararası bir boyutunun olabileceğini düşündürmektedir.
Coğrafyamızda, dünya çapında ses getiren cinayetlerin işlenmesinin gerçek nedenlerini bilmesek de, Baba filmi üçlemesi, bizlere yaşananlar hakkında bir dünya görüşü vermektedir. Bu dünya görüşü şu gerçeğe işaret etmektedir. Cinayetle birlikte uluslararası sanal bet parasının dengesi değişecektir. Değişen denge ile sisteme yeni figür veya figürler dahil olacaktır. Değişen denge ile değişmeyecek olan tek gerçek, sanal betin yeni figürlerle yoluna devam edeceğidir. 
Herkese iyi bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Nizam Abi
Nizam Abi - 2 yıl Önce

Baba 4 filmi çıkarsa, konusunda kesin Kıbrıs'da olur.

Hatice Ece
Hatice Ece - 2 yıl Önce

Daha neler göreceyik, duyacayık, yaşayacayık bu küçücük adada...

banner471

banner474