banner564

Deprem ortak acı, çıkış ortak akılla... 

Deprem manevi, moral ve maddi yaşamı alt üst etti.. İnsanlar, hayatlar, evler, işyerleri, kadim şehirler rakamlarla anılır oldu.. 44 bini aşkın insan öldü. Binlerce yaralı. Sayısı bilinmeyen kayıp, binlerce ev yıkıldı. Milyonlarca insan iç göçe gitti. Ya da başını sokacak bir çadır veya bir göz bekliyor. 
 Adıyaman’da İSİS Hotelde, GMTMK voleybol kız erkek takımı, veliler ve öğretmenler; 35 güzel insanımızı kaybettik. Bu büyük travma hala toplumda devam ediyor. On binlerce insanın travmasını göz ardı edebilir miyiz? İster bir, isterse on binlerce olsun insan insandır.  Acı rakamla ölçülemez.
Peki bu hal ne olacak? “ Yıkıntılardan doğacağız” deniyor. Evet yaşam devam ediyor. Bunu aşmak gerekir. Ama nasıl sorusuna da öncelikle cevap bularak. Fakat bu soruya cevap ararken, bu yıkımın neden bu boyutta yaşandığının da  değerlendirmesini yapmak gerekir. Dünyanın en büyük depremi Şili de yaşandı. 9,5 şiddetinde deprem oldu. 1000 km alanda bu deprem his edildi. Bu depremde 1655 kişi öldü. Aradan yıllar geçti. Yine Şili de deprem oldu. Bu kez şiddeti 8,8 . Ama bu kez 500’den fazla insan öldü. İki deprem arasında 50 yıllık bir zaman var. Türkiye’de 1999 da Körfez Depremi ile şimdi Kahraman Maraş merkezli deprem arasında 24 yıllık bir zaman var.  Neden, arka arkaya gelen ve 7,6 ile 7,4 olan iki depremde 24 yıl sonra, on binlerce insan öldü ve on binlerce daire, bina, işyeri yıkıldı. 10 il, alt üst oldu. Bunun nedenleri iyice analiz edilmeden, yıkıntılardan doğamazsınız. Ayağa kalksanız bile, deprem kuşağında olan bir ülke olarak yeni felaketleri engelleyemezsiniz. Zira seçim de Türkiye’de kapıda. Bu nedenle İktidar acele ediyor, muhalefet ise sonuç elde etmeye odaklandı. 
Peki bizde durum ne? 35 güzel inanımızın kaybı yüreğimizi yakıyor.  Bu nedenle muhalefet, sivil toplum, haklı olarak İSİS Hotelde yaşamlarını yitiren insanlarımızın adaletini, yargı  ile aramaya önem veriyor. Doğru bir tavır. Buna yol açanlar yargılanmalı. Bu konuda ciddi bir toplumsal ortak tavır var. Bizde muhalefet, iktidara ortak payda oluşması için el uzattı.
Fakat iktidar, eski alışkanlıklarla, “ben yaptım oldu” havası ile bu felaketi göğüsleyeceğini zan etti. Yasa Gücünde Kararname ile maaşlardan kesinti ve ek vergilerle bu işi ele alabileceğini sandı. Sonuçta Ticaret Odasından tutun, sendikalara, sivil toplum örgütlerine kadar uzanan geniş bir yelpazeden tepki aldı.  CB Sayın Tatar’ın buna karşı çıkanları vicdan baskısı ile susturma yolu  da tutmadı. . Muhalefetin, Meclis içinde ve dışında yapıcı eleştirileri sonuç verdi. Hükümet, Mecliste 3 ADHOC Komite kurulması ile birlikte söz konusu YG Kararnameyi geri çekti. 
Bu olumlu gelişme olur olmaz, bu olumluluktan hoşnut olmayan güçler toplumda siyaseten var olan fay kırıklarına bomba attılar. Dışişleri Bakanı Sayın Ertuğruloğlu kendini eleştirenleri öne sürerek, toplumun demokrat, barışçı tüm kesimlerini vatanlarından kovmayı ve onları Rumcu ilan etmeyi marifet sayan demeci verdi. Yani toplumsal ortak paydaya dönük ilk paytak adımı dahi bu güçler, ilk anda öldürmeyi marifet saydılar. 
Ancak şu ana kadar önemli bir çoğunluk bu oyuna gelmedi. Şimdi Mecliste kurulan ADHOC Komiteler sivil toplumun da katılımı ile bu felaket halinden çıkış için çalışıyor. Şimdi onlar akıl dolu, erişilebilir sonuçlar üretmek zorunda. 
Çünkü ortam hiç te olumlu değildir. Pandemi, döviz krizi, dünyadaki enflasyonist ortam, pahalılık; var olan yapısal sorunlarımızla birleşti. Deprem ; bizi ekonomik olarak en zayıf anımızda yakaladı. Bu nedenle ciddi kaynağa ihtiyacımız var. Türkiye bu deprem felaketi nedeni ile 100 milyar dolarlık bir yük altına girdi. 
Yani artık o, Türkiye’den alırız kolaycılığı yoktur. Kaynak yaratmamız gerekir. Bunun için iç ve dış siyaset önem kazanmaktadır. Bir yandan iç kaynakları geliştirmemiz gerekir. Yani kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak. Ayni zamanda ranta giden kaynakları değerlendirmek gerekir. Neden iki üzeri olan ev ve işyerlerine farklı emlak vergisi konmasın? 5 ve üzeri olana, 10 ve üzeri olana farklı vergi konmasın. 
Çünkü arsa, inşaat ve emlaktan milyarlarca kolay para kazanmak gerçekleşti. Zaten bu yıkımın ana nedeni, kural ve kurul tanımayan bu rant anlayışıdır. Evet, artık bireysel çıkar ile toplumsal ortak çıkarı uyumlaştırma zamanındayız.  

YORUM EKLE

banner471

banner474