banner564

Devlet, Global ve Corona

 Corona krizi bizi bugüne getiren ulusal ve evrensel belli başlı değerlerin, yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini gösterdi. Bir kere bu virüs, bir dünya olayıdır. 
İlk çıktığı yer Çin. Ama tüm dünyada etkisini gösterdi. Çin, bu virüse karşı ağır bedel ödedi. Ama aldığı sert önlemlerle bu salgına karşı, kendi ulusal sınırları içinde başarı gösterdi. Fakat içte başarı elde eden Çin'de, Covid-19 hastalığı tespit edilen yeni vakaların, ağırlıkla dış kaynaklı olduğu açıklandı. 
 Dolayısıyla bu virüse karşı ulusal ölçekte devletler, ellerindeki tüm imkanları değerlendirip, kendi yurt ve insanlarını buna karşı mümkün olabilen en iyi şekilde koruyacak. 
Ancak siz başarılı olsanız bile, sizden uzak bir diyarda bu bela yaşarsa, yine hortlaması ve sizi bulması büyük bir olasılıktır. Bu nedenle artık dünya, bu ve benzeri hastalıklara karşı global olarak da etkin önlem almak durumundadır. Yani Corona sonrası ulusal devletlerin önemi kadar, evrensel ortak düzenlemelerin de önemi ortaya çıkıyor. Artık BM ve diğer uluslararası örgütler; ekonomiden, sağlığa kadar daha etken ve insanlık için paylaşımcı uluslararası cevval organizasyonlara girmek zorundadır. 
Bu nedenle pek çok anlayış gözden geçirilmelidir. Fakat öncelikle biz; devlet olgusuna bakışımızı gözden geçirmeliyiz. Çünkü iki yanlış bakış açısı var. Bunlardan biri solda, diğeri de sağda şekillenmiştir. Ancak farklılıklarına karşın bunların buluştuğu ortak payda var.
Bunlardan solda yer alan yaklaşım, yaşadığımız tüm olumsuzluklar nedeni ile devlete dönük inançsızlıktır. Bu devleti reddeden anarşist bakış açısı değildir. Kuzey Kıbrıs’taki devlet yapılanmasına dönük inançsızlık ve küçümsemedir. Bu ise kamuya önem veren solu erozyona uğratmaktadır. 
Sağda, devlete bakış ise onu yalnızca bir hamaset aracı olarak görmek ve onu bu temelde kutsamaktır. Bu kutsama işi, devlet imkanlarından pervasızca yararlanmanın da aracı olmaktadır. Böylece sağdaki bu mantıkta gerçekte; savunduğunu, sevdiğini öldürmektedir. 
Dolayısı ile devlet olgusu bu iki farklı bakışın altında erozyona uğramaktadır. Ama bu Corona günlerinde, teknik ve mali yanı güçlü, kurumsallaşmış bir devlet yapılanmasına ne kadar ihtiyacımız olduğu ortaya çıktı. Dolayısı ile Corona: Devletin güncel siyasetin erozyona uğratmayacağı, kurumsal bir yapıya, demokratik hukuk devleti ilkeleri, sosyal adalet içinde verimli ve üretken bir mantıkla düzenlenmesini yeniden ele almak zorunda olduğumuzu gün ışığı gibi ortaya çıkarttı. 
Ancak bir temel daha gerekir. Çünkü biri devleti hiçleştirip, öteki kutsarken, birbirinden farklı bakış açılarının, ortaklaştıkları bir payda var. Bizim bir şey beceremeyeceğimiz anlayışı. Bu yüzden biri yolu AB ve çözümde ararken; öteki ise tek yolu, Türkiye’den gelecek akıl ve desteğe dayandırmaktadır.
Ancak Corona bize bir şeyin kafamıza dank etmesine yol açtı. Dünyada herkesin kendi derdine düştüğü noktada, kimse bize öncelik vermez! Güney Kıbrıs kendi derdinde. AB kendisi ile ilgili sorunlar içinde. Türkiye hali ile elindeki tüm imkanları kendi için değerlendirmek zorunda. Bu nedenle yalnızız. Gerçek bu. Dolayısıyla moralsizliğe değil, yaratıcı olarak organize olmaya odaklanmalıyız. 
Bu esası ortaya koyarak, dün birbirimize karşı yaşadığımız kırılganlıkların ötesinde, ortak payda yaratmaya dönük kanallar açmalıyız. Yoksa son paket meselesinde olduğu gibi herkes kendi sesini dinlemeye kalkarsa, Corona’dan gitmesek bile ekonomiden gideceğiz. Yani Corona sonrası siyasi yapımızı, düşünce dünyamızı ciddi şekilde değiştirecek bakış açılarına yol açmalıyız. 

YORUM EKLE

banner471

banner473