Çok yönlü hareket etmenin önemini, devamlı konuşuyor tartışıyoruz.  Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın,  Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası Maraş’la ilgili maddi kaynağın sağlanmasına dönük açıklaması.  İngiltere ve Avrupa’da öğrenim görenlerin veya oraya seyahat edecek insanlarımızın AB Dijital Aşı Karnesi ile karşı karşıya kaldıkları durum. Öngörü olmadan hareket etmenin iki yeni örneği oldu. 
Önce Maraş konusuna gelelim. Siz BM ve uluslararası camia ile çatışmayı göze alarak bir adım atacaksınız. Ama bu adımı da AİHM prensiplerine ve uluslararası hukuka uygun olarak yapacağınızı ilan edeceksiniz… Adres olarak, Taşınmaz Mal Komisyonunu göstereceksiniz. Ama bunu mali ve idari olarak güçlendirmeyi ele almayacaksınız. TMK’da görev yapacak olan bir yabancı üyenin atamasını yapacaksınız. Ama görev süresi dolan KKTC yurttaşı TMK Başkanı ve üyelerini atamasını hala yapamayacaksınız. Bu nedenle TMK toplanamayacak. Ayrıca bu adımın mali kaynakla da bağı olduğunu bileceksiniz. Bu konu, yıllarca siyasetin gündeminde olacak. Ama siz, ortalık karıştıktan sonra kaynak konusunu gündem yapacaksınız. Yani taş başa düştükten sonra. 
Diğer konu Avrupa Dijital aşı meselesi ile ilgili. Bu konunun da gündeme geleceği aylar evvelinden belli idi. Ama siz hamaset edebiyatı ile uğraşıp durdunuz.  Güney ve AB ile ciddi temas yapmadınız. Şimdi ise etekler tutuştu ve harekete geçtiniz. Taş başa düştükten sonra.
Yalnız burada da iki taraflı sorun var. Kamuoyuna Güney basınından gelen haberlere göre bu işe,  iki taraftan da bağnaz siyaset karıştı. Kuzey kendisini devlet olarak tanıtmanın aracı olarak bunu ele alma ve Güney de kendisini Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul ettirme peşinde.
Olayın insani ve demokratik yanı yok… Güney haberlerine göre Kuzey;  Ada Serbest Dolaşım Belgesi üzerinden, aşı listelerini vermek istiyor. Çünkü bunda KKTC sembol ve belgeleri var. Güneyde bu Avrupa Dijital belgelerini yalnızca, “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportu ve kimliği olan Kuzeyde sakin insanlara vermek istiyor.
Yani iki tarafta, “karıncadan yağ çıkartma” gayretinde olduğu için, bu insani sorunu politikanın aracı yapıyor… Peki Güneydeki bu anlayışa göre; anne veya babasından biri Türkiyeli olan ve Kıbrıs’ta doğup büyüyen binlerce gencimize; Güneydeki bu bağnaz anlayış kimlik kartı vermiyor… Bu sorun için Güneydeki bu akıl dışı tavrı mahkemelere taşıyan sivil toplum hareketi var.
Olayın diğer yanında ise Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğü nedeni ile yaşamını Kuzeyde sürdüren ve kendisi değil, çocukları ve torunları ile torunlarının çocuklarının Kuzeyde yaşamaya devam ettiği 1974 sonrası adamıza yerleşen Türkiye’den gelen insanlar var. Bunları hepten yok sayıyor.
Halbuki BM Çözüm Planı olan Annan Planı’nda da bu sorunla ilgili çözüm vardı. Üstelik de bu insanlar 24 Nisan 2004 Referandumunda ki bunu BM kabul etmişti. Adanın geleceği ile ilgili KKTC seçmen listeleri temelinde oy kullanmış ve görüş beyan etmişti. Ama bu iki sorunu,  Kuzeyde Federal çözümü darbelemek için bağnazca siyaset yapanlar: oy için gelişi güzel vatandaşlık dağıtmaya devam ederek kaosa soktular. Güneyin bağnazlarına dans edebilecekleri geniş bir alan açtılar. 
Şimdi AB Dijital Aşı Kartı meselesi gündeme gelince bizdekiler, hareket içine girdi. Ama BM Parametrelerinin Kuzeyde reddedilmesi ve Maraş’la ilgili atılan tek yanlı adım, Güneydeki bağnazlara, AB Dijital Aşı Kartı gibi insani konu üzerinden de dayatma yapmaya başladı. Peki, AB’de Dijital Aşı Kartı yalnız vatandaşlara mı verilir? Bırakın vatandaşları, ikamet izinlileri, mültecileri dahi aşıladılar. Listelerinde yalnız vatandaşlar mı var?  Ama CB iki ayrı devlet tezi uğruna bu konuya değinmiyor. Hiç olmazsa sol, liberal, demokrat insanlar buna değinsin. Çünkü bağnazlık ancak iki taraflı yıkılır.