banner564

Dimağ Çağıner’in açıklamaları ışığında

Kıbrıs Otelciler Birliği Başkanı Sayın Dimağ Çağıner’in iki önemli açıklaması arka arkaya geldi. İlki turizme dönük hükümetin duyarsızlığına sitemdir. İkincisinde ise yeni başlayan kontrollü açılıma dönük, 7 günlük karantina olması gerektiğine dönük açıklamalara yönelik uyarı ve tepkidir.
Bu arada; Esnaf, Sanayi Odalarının, İnşaat Müteahhitlerinin eylem çağrısı ve Hayvancılar Birliğinin SÜTEK’teki eylemidir. Bankalar Birliğinin finans yaşamı ile ilgili verili açıklamaları ve uyarıları var.
Bütün bunlar gelişirken, Sayın Başbakan’ın bir açıklaması ve hükümetin birde özel sektör çalışanları ile ilgili açıkladığı Kanun Gücündeki Kararname var. Bunlar bir biri ile bağlantılıdır. 
Ancak bağlantının püf noktası, Başbakan Sayın Tatar’ın açıklamasıdır. Sayın Tatar, Otelciler Birliği Başkanı Sayın Dimağ Çağıner’in karantina talebine bağlı olarak gösterdiği tepkiden evvel yaptığı açıklamada, “hükümetin 7 günlük karantina gibi bir olay gündeminde yoktur” dedi. Belli ki Sayın Çağıner bu açıklamaya rağmen, bu ciddi uyarı ve açıklamayı yaptı. Neden? Çünkü bu 7 günlük karantina talebi, hükümetin bir organı olan Sağlık Üst Kurulu’nun basına yansıyan değerlendirmesinden çıktı. Şimdi Sayın Başbakan kendisine iletilen bu talebi, ’gündemimizde yok’ diyerek göz ardı edebilir mi? Edemez. Neden? Bu basın vasıtası ile halka mal oldu. Bunun üzerine tepkiler, hatta eylemler organize ediliyor. Yani cini şişeden çıkartan bizzat hükümet oldu. 
Bütün bunlar ise koordinasyon ve bütünlüklü bir politika üretilmemesinden kaynaklanıyor. Sayın Dimağ Çağıner açıklamasında sağlık ile turizmin birlikteliği ile halkın sağlığının ve turizmin birlikte ele alınması gerektiğini vurguladı. Doğru. Yani hükümet, bu ikisini önce kendi içinde koordine etmesi gerekir. Üstelik açıklamasında Sayın Çağıner, ‘eğer turizm sektörü batarsa devlet de gelir elde edemez ve maaş da ödeyemez’ vurgusunu yaptı. Bu vurguyu ise kimi sendikaların karantina uygulamasını zorlamak için grev yapma çağrısı üzerine yaptı. Yani iş, o klasik kırılma noktasına da ulaştı. Yani kamu görevlileri ile bunun dışında kalan her kesimin çatışmasına kadar iş dayandı. 
Hâlbuki turizm ve üniversite sektörünün bu pandemi ile içine girdiği çıkmaz, SÜTEK önünde eylem yapan hayvan üreticilerini sıkıntı içine sokan nedendir. Esnaf, Sanayici ve Bankalar Birliğini endişeli açıklamalar yapmaya da aynı neden itti. Bu arada hükümet, doğru bir kararı gecikmeli olarak verdi. Bu da Sosyal Sigorta Primlerinin fondan desteklenmesi kararıdır. Bu özel sektör çalışanlarının bu zor zamanda ücretlerinin %9 artmasını ve işletmelerin üzerindeki yükü bu zor zamanda biraz hafifletmeyi getirecek. Ama bu hay huy içinde bu da güme gitti. 
Burada açığa çıkan gerçek şudur. Tüm sektörler ve bütün farklı kesimler bu zor zamanda bir birine muhtaçtır. Yani o doğru söz bu günler için geçerlidir. “Kurtulmak yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.” Ancak bunun çıkış yoluna taş döşenmesi için ortak toplumsal akıl gerekir. Bu ise hükümetin önce kendi içinde, sonra muhalefet, Cumhurbaşkanı, sivil toplum, iş ve emek dünyası ile ortak paydayı yakalaması gerekir. Ne acıdır ki bu hala yok. Bunun olmamasının en yeni örneği, Sağlık Kurulu ile ekonomik açılım konusunu hükümetin koordine edememesidir. Böylece şişeden çıkan cin nedeni ile Sayın Dimağ’ın içinde pek çok doğru nokta olan öfkeli açıklaması geldi. Ayrıca sağlık endişesi hareket eden sendikaların ve duyarlı insanların diğer kesimlerle bir birine sokulması oldu. 
Artık hükümet, hem kendi içinde hem de diğer tüm kesimlerle ortak payda bulmayı önceliğine almalıdır. Dokunması gereken, ortak akıldır. 

YORUM EKLE

banner471

banner473