banner564

Doğrular ve gerçekler

İnsanlar genellikle inandıkları şeylerin doğru olduğunu kabul ederler. Bu kabuller arttıkça da gerçeklerden uzaklaşırlar. Araştırmalar göstermiştir ki; gerçekleri göz ardı edip sadece doğrulara odaklanan toplumlar, yanlışlara boğulan sosyal bir yapı oluşturuyorlar. Coğrafyamızda bizzat yaşadıklarımız bu durumun ta kendisi olabilir mi?
Lise yıllarında okutulan felsefe dersinin konularından biri doğruluk ve gerçeklik üzerinedir. Dilimizde zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılsa da doğruluk ve gerçeklik aynı değildir. Gerçeklik bilinçten bağımsız olarak var olan nesnel bir durum iken; doğruluk gerçekliğe uygun düşen önerme ve kuramlardır. Doğruluk düşünceye ait bir durumdur ve var olan gerçekliğe insanın zihinsel yönelimiyle ortaya çıkar. Diğer bir değişle doğruluk ile gerçeklik arasında bir bağ kurulması gerekir. Bu bağı kuran ise insanın kendisidir.
Siyaseten düşünelim; her siyasi parti için doğrular farklıdır. Her siyasi görüşün doğruları ideolojik bakış açılarına göre değişiklik gösterecektir. Toplumsal yaşam kalitesi için doğrular siyasi partilere göre, edinilen yeni bilgi ve ideolojik bakış açısına göre değişiklik gösterebilir. Ancak doğrunun gerçek olabilmesi için bilimsellik gerekmektedir. Bilimsellik olmadan gerçek oluşmayacağından, bilime dayanan gerçeklerle doğrulara ulaşmak gerekmektedir.
Coğrafyamızdaki siyasi partiler yıllardır toplumsal sorunları, çözecekmiş beklentisi yaratırken, kimi zaman ikna ederek, kimi zaman korkutarak, kimi zaman da tehdit ederek, tüm sorunları hep belirsiz bir geleceğe ertelemişlerdir. Bu yöntem her seferinde siyasi partilerin sandıktan istediği sonucu almalarını sağlamıştır. Ancak seçimlerden sonra yaşanan toplumsal sorunları çözmek bir yana, giderek daha da derinleşmesine neden olmuşlardır. Bütün bu gerçeklere aslında tüm siyasi parti doğrularının gerçek olmadığının bir göstergesi değil mi? Her açıdan sorgulanması ve dersler çıkarılması gereken bir durum. 
Geçtiğimiz haftanın iki önemli konusu “Belediyeler Değişiklik Yasa Tasarısı” ve Cuma günü yapılan “Toplumsal Yok Oluş ve Yoksullaşmaya Hayır” mitingi oldu. Her iki olay içinde aynı soruyu sorabiliriz. Doğrular ve gerçekler örtüşüyor mu?
Günümüzde 28 olan belediye sayısının yeniden düzenlenmesi gerektiği önermesi, doğru bir önermedir. Ancak böylesine bir düzenlenme yapılırken, bilimsel verilerle yapılması gerektiği bir gerçekliktir. Bugün hükmet olan iktidarın yaptığı gibi, bilimsel gerçek verilere dayanmadan, keyfi bir görünümle belediye sayısını 28’den 13’e düşüren yasa tasarısı doğru görünüyor. Fakat bilimsel verilere dayanmayan bu yasa tasarısı gerçekte istenilen faydayı sağlamayacaktır. 
Geçtiğimiz Cuma günü yapılan mitingde vurgulanan “Toplumsal Yok Oluş ve Yoksullaşmaya Hayır” sloganı günün koşullarında doğru bir slogandır. Her gün yeni zamlara uyanan toplumun ekonomik olarak dayanacak gücü kalmamıştır. Gerçek ise şudur ki, sağlam ekonomik bir yapısı olmayan coğrafyamızda istediğimiz kadar miting yapalım zamların önüne geçilemeyeceğidir.
Gerçekliğin doğru resmedilmesi halinde doğru bilgi elde ederiz. Yanlış resmetme ise yanlış bilgiyi verecektir. Kısacası her gerçek doğrudur fakat her doğru gerçek olmayabilir. 
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.

YORUM EKLE

banner471

banner473