banner564

Doğruları konuşmak

  Kuzey Kıbrıs’ın çözüm bekleyen birçok sorunu vardır...
  Bugün için en acil ihtiyaçlarına birlikte göz atalım:
 -Uyuşturucu ile daha etkin bir şekilde mücadele...
 -Şiddete ve trafik suçlarına karşı daha etkili önlemler...
 -Sağlık ve eğitim sistemini ayağa kaldırmak...
 -Kamuyu verimli hale getirmek...
 -Piyasayı ucuzlatacak önlemler almak...
 -Özellikle gıda maddelerini denetim altına almak, kanserojen ilaçlarla üretimi durdurmak...
 -Güneyin yaptığı gibi yatırımları teşvik etmek, turist sayısını artıracak önlemleri hayata geçirmek...
 Uyuşturucu ve diğer suçlarla mücadele, yolların bakımı ve trafik önlemlerinin artırılması için yapılması gerekenler bellidir...
 Daha çok polis, daha çok denetim...
 Bozuk yolların yenilenmesi...
 Trafik ikaz işaretlerinin artırılması...
 Ağır suçlara ağır cezaların getirilmesi...
 Sağlık konusunda ise, Türkiye’nin yeni yatırım projesinin hayata geçmesi sonrasında sıkıntıların büyük ölçüde azalması hedefleniyor...
 Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Recep Akdağ’ın bu konudaki hassasiyetini biliyoruz...
 Öncelikli hedefinin tam teşekküllü yeni bir hastane olduğunu her fırsatta vurguluyor ve 2 yıl gibi kısa bir sürede bu projenin gerçekleşeceğini ifade ediyor...
 Bunun önemi büyüktür...
 Kamuyu verimli hale getirmek yine KKTC’deki hükümetlerinin sorumluluğudur...
 Üçlü kararnameler kaldırılmalı, terfi mekanizması; başarı ve hizmet yıllarına göre ayarlanmalıdır...
 Parti rozetini bir kenara bırakacak yeni önlemler mutlaka alınmalıdır...

Turizm refah demek
 
 Gelelim yatırım ve turizm konusuna...
 Kuzey Kıbrıs ambargo altında bir ülkedir...
 O nedenle Ercan Havaalanı’na, Türkiye dışındaki ülkelerden ‘doğrudan uçuş’ yapılamıyor...
 Bilinen bu gerçek karşısında Kuzey Kıbrıs’a yatırım yapmak büyük riskleri omuzlamak demektir...
 Büyük riskleri omuzlayarak, buraya milyonlarca Euro yatıranlara karşı, bir de bürokratik engel çıkarırsanız hiç kimse buna tahammül edemez...
 Yatırımcının gitmesini bugünkü siyasi zihniyet umursamayabilir...
 Ama ülkesini seven, işsizlikten yakınan ve daha güzel bir ülkede yaşamak isteyenler ve Rum’un karşısında ezilmeye karşı çıkanlar bundan büyük bir üzüntü duyarlar...
 Yatırımlar devam etmez ve eskiden gelenler de usandırılıp ülkeyi terk ederse; o zaman turist sayısını bırakın ikiye katlamayı, mevcut rakamların yarısını bile yakalayamazsınız...
 Turist sayısının azalması, köylünün ve küçük sanayi işletmelerinin ürettiklerini satamaz hale gelmesi demektir...
 Turist sayısı azaldığı zaman hayvancı etini, sütünü, yoğurdunu ve hellimini kime satacak?..
 Piliç, su, alkol, sebze üreticileri ne yapacak?..
 Taksiler kimi taşıyacak?..
 Öyleyse turizm konusunda temelsiz görüşlerle siyaset yapmaya çalışanları birileri artık uyarmalı ve yanlışları düzeltmelidir...
 “Oteller yerli ürün kullanmıyor” diyenlere, otel işletmecilerinin yanı sıra ticari kuruluşlar da güçlü bir sesle yanıt vermelidir...
 Sadece bir otele ayda bir milyon liralık mal satanlar konuşmalıdır...
 "Oteller olmazsa biz batarız” diyenler, bunu sadece dost sohbetlerinde değil, açıklamalarıyla ortaya koymalıdır...
 Piliç ve et satıcıları...
 Süt, süt ürünü ve yoğurt imalatçıları...
 Gıda toptancıları...
 Kimyasal ürün toptancıları...
 Seracılar, balıkçılar...
 Kahve, çay, meşrubat, su üretici ve ithalatçıları...
 Alkol ve tütün firmaları..
 Tuğlacı, demirci, kalıpçı, boyacı, çatıcı...
 Televizyon, beyaz eşya ithalatçı ve satıcıları...
 Binlerce, on binlerce, milyonlarca liralık mal satanlar konuşma sırası sizlerdedir...
 Sizler konuşmazsanız, yalana dayalı siyaset balonları daha da şişer...
 Şişmenin yarattığı cesaretle ekmeğinizle oynamaya başlarlar...
 Buna izin vermeyin...
YORUM EKLE

banner471

banner473