banner564

Doğrusu ve yanlışı

   Hükümetin, Müşavirlik Yasası’nı değiştirerek, kanayan yarayı durdurma yönünde adım atması olumlu bir gelişmedir…

   Doğru işler yapıldığı zaman, buna imza atanların kutlanması gerekiyor…
   Özellikle Başbakan Yardımcısı Özersay’ın, Halkın Partisi tarafından atanan 7 üst düzey görevlisini ‘sırf müşavirlikten yaralanmamaları için’ görevden alması örnek bir davranıştır…
   Bu şekilde hareket etmemiş olsaydı, kısa bir süre önce göreve atananlar, bir süre sonra görevleri bittiği zaman müşavir statüsünden yararlanma hakkı bulacaktı…
   Ne var ki; HP’nin bu tavrı ile müşavirlik konusu kapanmış oldu…
   Dörtlü koalisyon hükümetinin dün 7 saatlik toplantısında süt ve süt ürünlerinde yeni artışların yaşanmaması konusunu ele alması da olumlu bir adımdır…
   Bu konuda oluşturulan komisyonun çok hızlı bir şekilde olumlu fikirler üretmesini bekliyoruz…
   Bizim gibi küçük ülkelerde bu tür konuların aylarca değerlendirme aşamasında tutulmasına gerek yoktur…
   Sadece süt ve süt ürünleri değil, et ve et ürünlerinin de ucuzlatılması konusunda hızlı adımlar atılmalıdır…
   Dünkü yazımızda vurguladığımız gibi, ucuz ekmek bulduğu zaman 35 tane satın alıp, bunları dondurucuda bekletip, az az tüketme noktasına gelen insanlar vardır…
   Daha açıkçası fakirlikte artış vardır…
   Ekmeğe muhtaç insan sayısı artıyor…
   Böylesi durumlarda devlet olmanın gereği, fakirliğin önüne geçecek önlemleri alabilmektir…
   Her yıl bir, ya da iki tane seçim yaparak ‘zafer heyecanı’ ile geldiğimiz noktayı artık görebilmeliyiz…
   Siyaset kurumları kendine çeki düzen vermeli, halkımızın sıkıntılarını ortadan kaldıran önlemleri almakta geç kalmamalıdır…

Vatandaşlık meselesi

   KKTC Hükümetinin almış olduğu kararlar arasında, vatandaşlık iptalleri de vardır…
   Bu iptallerin hangi gerekçelerle yapıldığı kamuoyuna detaylarıyla açıklanmalıdır…
   Adamın yurt dışında kalış süresi 60 değil de 65 gün olduğu için mi iptal yapılıyor, yoksa rüşvet saptaması mı var?
   Bu konuda ayrıntılı bilgiye ihtiyaç vardır…
   Kuşkusuz; vatandaşlık konusu daha kapsamlı bir şekilde bugünkü hükümetin öncelikleri arasında olmalıdır…
   Bundan sonrası ne olacak?
   Hak sahibi olan ve sırada bekleyenlerin de vatandaş yapılması sonrasında artık ‘beyaz kart’ uygulamasına geçilmesi halinde hem çalışma izinlerinde yaşanan sıkıntılar ortadan kalkacak, hem de seçim dönemlerinde rüşvet konusu haline gelen bu konu yasal bir çerçeveye kavuşmuş olacaktır…

Sınırları kim koruyacak?

   Gelelim askerlik konusunda ‘vicdani ret’ meselesine…
   Halen sadece bir ateş-kes anlaşmasının bulunduğu bu ülkede ‘vicdani ret’ ile yerel asker sayısının önemli oranda azalacağını düşünerek mi hareket ediliyor, yoksa bu konu da popülizmin bir parçası mı oluyor anlamakta zorlanıyoruz…
   Bizler 30 ay askerlik yapan insanlarız…
   Güneyde askerlik süresi 2 yıldır…
   Üstelik 18 yaşına gelen herkes, üniversiteye gitmezden önce silahaltına alınıyor…
   “Efendim ben önce tahsil yapacağım, sonra askere gideceğim.” deme hakları yoktur…
   İster ortaokulu, ister liseyi bitiren tüm erkekler askere gitmek zorundadır…
   Buna ilaveten onlarda profesyonel asker sayısı sürekli artıyor…
   Silahlanma programları da artarak devam ediyor…
   Bizde belirli bir kesim ise bir taraftan Türkiye’nin adadan çekilmesini isterken, diğer yandan    Güvenlik Kuvvetleri’nde askerlik yapılmaması için ‘vicdani ret’ hakkı istiyor…
   O zaman, ortaya çıkacak açığın nasıl kapatılacağı da kamuoyu ile paylaşılmalıdır?
   Eski mücahitler mi silahaltına alınacak?
   Yoksa profesyonel askerlik için özel bütçe yapılarak, Türkiye’den başvuru mu kabul edilecek?
   Bu konuda net bir duruş sergilenmelidir…
   Hayati bir konu popülizme alet edilmemelidir…  

YORUM EKLE

banner608

banner473