banner564

Döviz, milli, gayri milli ve kapalı çarşı

Başbakan Sayın Ünal Üstel, döviz kurunun tekrar yükselişe geçmesi nedeni ile yurttaşlara, “moralinizi bozmayın “ dedi. Evet, bir yöneticinin kriz durumlarında insanların panik içine girmemesi için böyle konuşmasını doğal karşılamak gerekir. Ancak bunun bir de fakat diye başlayan bir devamı olması gerekir. Bu halin, fakat diye devam etmesi gereken hususu, o krizin nedenin söylenmesi ve yurttaşın moralini darbeleyen söz konusu halin, nasıl ve hangi yollarla aşılacağının da ele alınmasıdır. Üstelik eğer bu durum bizde olduğu gibi; her hafta, ay ve yılla artarak devam eden bir süreğen bir  kriz ise ve insanlar bu sebeple artan mağduriyeti sürekli yaşıyorsa; o zaman “moralinizi bozmayın” ifadesi, inandırıcılıktan uzak, bir moral bozukluğuna yol açar. 
Bu ülkede bu alanlarda görüş ve bilgi sahibi olan pek çok akademisyen, ekonomist ve siyaset ve iş insanı, sivil toplum mensubu var. Bir örnek vermek gerekirse, KKTC’de bulunan İktisat Bankasının her gün yayınlanan Piyasa Analizi raporları ve başka raporlar var. Bu raporlarda, bu krizlerin genel ve yerel nedenlerin değerlendirmeleri var. Bir yönetici ayrım yapmadan bütün bu değerlerle, hiç olmazsa belli periyodlarda buluşmalı ve fikir alış verişi yapmalıdır. Bu noktadan hareketle, İktisat Bankasının 6 Mart 2024 tarihli Günlük Piyasa Analizi ve Yorumundan şu ifadeleri makaleye almak isterim. Sayın Emre Değirmencioğlu, Türk mali piyasalarında yükselen tansiyonu şöyle değerlendirdi. 
“Türk Lirasının sunduğu faiz getirisinin enflasyona karşı koruma sağlamakta yeterli olmamaya başlaması ile yeniden artan döviz talebi – namı diğer dolarizasyon eğilimi- TCMB’nın net yabancı para pozisyonunda ciddi erozyona neden olurken, son günlerde bunun sonucu olarak bebek adımları ile yükselen kurda, günlük artış hızının ivmelendiğine şahit olduk. Bunun karşılığı olarak da döviz piyasasında bazı sınırlamalara gidildi. Tıpkı CB seçimlerinde olduğu gibi, otoritenin döviz alımlarında bankalara limitler vermesi ve belli bir saatten sonra döviz alımı yapmanın zor olduğunun anlaşılması sonrasında, bankalar arası piyasada USD/ TRY kuru 31.65 seviyesine yükselirken,  talebin yeniden Kapalı Çarşı’da yönelmesi ile USD/TRY kuru öğlen saatlerinde ( arz- talep dengesizliğine) paralel 33.00 TL seviyesine yükseldi”. Analiz olayı böyle değerlendiriyor. Bu böyle gelişince hali ile Kuzey Kıbrıs’ta  EURO ve Sterlin de bir çırpıda  34  ve 40 TL’yi aşmaya başladı. 
Yani 31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra beklenen olay, seçim öncesi kendini gösterdi. Bunu yaşayan  insanlarımız, hali ile Nisan’dan sonrasını düşünmeye başlar. Bu insanlara morali bozmayın demek bunun için etkili olamaz. Çünkü kendi yaşamı ve ekonomik durumu, kendi iradesi ile değil, siyasi yanlışların ve hırsların belirlediği bir atmosferde, Türkiye’ nin resmi otoriterlerinin belirleyiciliğinden de uzak;  Kapalı Çarşı’nın piyasa aktörlerinin etkin olduğu arz – taleple bunu belirlendiğini yaşıyor. Sayın Başbakana şunu da hatırlatalım. Bütçesinin 77 milyar TL olan KKTC’ de yurttaşların şahsi borçları 20 milyar TL, buna ek olarak ekonomik kuruluşlarının da borçları var ve ayrıca devlet de milyarlarca TL borçlu bir haldedir. Yurttaşın ve ekonomik kuruluşların borçlarının da büyük çoğunluğu döviz bazlıdır. Üstelik TL kredi borç faizleri de %44 seviyesine geldi. Böyle bir halde moraller ne olur, Sayın Üstel, Sayın Tatar? Devamlı ve inatçı bir hale dönen döviz - TL  krizi; tüm yaşamı, alım gücünü alt üst ederken. Bir ev sahibi olma umudunu bıraktım, yurttaş ev, dükkan kirasını ve günlük gıda ihtiyacını karşılamakta  zorlanıyor. Tüm  işletmeciler    önünü görmekten daha da  uzaklaşıyor. Böyle bir ortamda, çare arayışı yerine yurttaşa;  “ moralinizi bozmayın” demek daha da moral bozmaktan başka bir şeye yol açmaz. Sayın Ünal Üstel ve Sayın Tatar’a sorayım; EURO’ya endeksli muhasebe birimi tezi gayrı milli de, Kuzeyde yaşayan tüm insanların, ekonominin ve devletin varlığının Kapalı Çarşı aktörlerince belirlemesi mi milli olan?  

YORUM EKLE

banner471

banner473