banner564

Döviz ve TL faizleri yangını

TC Merkez Bankası oldukça sert bir karar aldı. TL faizini %24 olarak düzenledi.
Bu karar;  orman yangınında, yangını etkisiz kılmak için irade ile gerçekleşen kontrollü yangın çıkartmaya benzer. Nitekim yılbaşından itibaren dolar karşısında %38 değer kaybeden TL, bu kararla birlikte ilk etapta  %5 Değer kazandı. Devam eder mi? Bu, yalnız bu karara bağlı değildir.
Orman yangınının daha yaygın bir hal almasını engellemek için çıkartılan kontrollü karşı yangın ile de ağaçlar, orman altı ve pek çok canlı yine yanar ve yok olur.
Üstelik birde bu kontrollü yangının, rüzgar ve başka etkenlerdeki değişimle, düşünülenden farklı bir hal alması üzerine ayrıca,  yangını daha da büyütme riski de var. 
Şimdi TC Merkez Bankasının faizleri %24 bandına oturtması kararı ile kredi faizleri de artacak. TL Kredi faizlerinin zamanla, % 30- 40 arasında şekillenmesi gerçekleşecek.
Döviz yangınını kontrol etmek için gerçekleştirilen TL faizini artırma karşı yangını ile bu kontrollü yangınla, yine pek çok “ ağaç, orman altı bitkisi ve canlısı” yanacak.
Bu kontrollü yangının ekonomi ve insan üzerindeki olumsuz etkisi, bir iki ay içinde yaşanacaktır. 
Biz, Kuzey Kıbrıs’ta bir yandan döviz kuru yüksekliğinin yol açtığı ateş çemberi içinde debelenirken, öte taraftan TL faizlerinin yüksekliğinin yol açacağı bir başka ateş çemberinin sıcaklığı ile de ciddi ölçüde ısınmaya başlayacağız. 
Ne zaman kebap ve kavurma olacağız?
 Bir kere bu kriz, geçmiş krizlerden farklı gelişiyor. Ağır ağır acısını yaşıyoruz. Ancak bu acı gerçekten çok yakıcı. Çöküşler ani olmayacak, yavaş yavaş ama maalesef etkili olarak gerçekleşiyor.
Bu nedenle çözüm üretmek için ani değil, ancak küçük hesaplar peşinde koşmayı bir yere bırakıp, serin kanlı, her açıdan daha geniş çözümler için meseleyi ele almak gerekir.
Euro bölgesine etki..
TC Merkez Bankasının son aldığı TL faizini yükseltme kararı üzerine Avrupa’da pek çok değerlendirme yapıldı. Daily Telegraph Gazetesinde Berenger Bankın yetkilisi Sayın Holger'in ifadesi dikkatimi çekti.
” Türkiye’nin ithalatındaki %25 gerileme, Euro bölgesi yıllık büyümesini %0,1 aşağıya çeker “ dedi.
Euro bölgesi toplamında büyümenin %0,1 aşağı gitmesi demek Avrupa için ciddi bir kayıptır.
Demek ki “ milli ve yerli” diye bakılan her şey, bir birine bağlı ve bir birini etkileyen bir özellik taşıyor. Türkiye ve Avrupa açısından da bu kriz olumsuz etkiler yaratıyor. 
Türkiye’nin ithalatındaki düşüşün ve ekonomik krizin, Avrupa'ya olumsuz etkisi ile bunun ABD'ye negatif etkisi farklıdır. Dolayısı ile Dış Politika burada hayati değer taşır. 
Bu nedenle ekonomik hangi tedbiri alırsanız alın, bunun dış politika ile de bağı olması gerekir. Buna bağlı olarak demokratik değerler ve hukuk düzeni ile de bağ olduğu kesindir…
Peki kuzeyde ? 
Bu kriz içinde hem döviz krizi ile hem de bunu kontrol etmek için çıkartılan kontrollü yangınla yanacak olan biz, ne yapacağız? Hem ekonomik tedbirler için kafa patlatacağız. Hem yapısal sorunların aşılması için uğraşmamız gerekecek. Ancak bu alanda neyi, nasıl yapacağınız kadar önemli olan diğer nokta, bu yapısal sorunları hangi yolla elleyeceğinizdir.
Üstelik hiç akıldan çıkartmamız gereken diğer gerçek ise karşılıklı bağımlılığın derinleştiği bu çağda, diğer şeyler yanında maksimum barış siyasetinin de gerektiğidir.  Bu nedenle Kıbrıs’ta Federal çözüme indeksli bir gelişme, Türkiye ve Yunanistan’ın ve Kıbrıs’ın iki toplumu kadar, Avrupa’nın da çıkarınadır. 
Bu nedenle barış siyaseti de demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin serpilmesi gibi, ekonomik gelişme ve krizlerin aşılmasının gerekli olan diğer dayanak noktasıdır. 

YORUM EKLE

banner471

banner474