Dünya siyasetindeki değişimleri ilgiyle izliyoruz…
Bir bakan, ırkçı söylemden dolayı görevden alınabiliyor…
Eski Başbakan, kendisine teklif edilen Dışişleri Bakanlığı görevini kabul ederek, ‘makam kaprisi’ yapmadan ülkesine hizmet edebiliyor…
Fakat bir avuçluk Kuzey Kıbrıs’ta siyaset yerinde sayıyor…
Bu kötü siyasetin ülkeye yarar sağlamadığını herkes bildiği halde, değişim yönünde herhangi bir adım atılmıyor…
En önemli sorunlardan biri; aynı görüşteki insanların çok sayıda parti kurmasıdır…
Bir nevi ‘yönetici olma’ hastalığı vardır…
Küçücük bir ülkede ‘lider’ olma kaprisidir…
Yüzde 30’luk bir partide lider olamayınca, yüzde 3’lük, 5’lik veya 8’lik bir partinin lideri olup, siyasi avantaj elde etmek her şeyden daha önemlidir…
Soldaki 4-5 parti koro halinde ‘Federal çözümü’ savunuyor, iç politikada ise referomları gerçekleştirmeye cesaret edemiyor…
Sağdaki 4-5 parti ise Rumlara güvenmediğini belirterek, iki devletliliği savunuyor…
İç politikada Türkiye’yi kandırma becerisi gösterip, mali destek sağlama ve sonrasında protokolleri uygulamama gibi önemli bir becerileri vardır…
Ne var ki; her iki tarafın da bu acemi siyaseti yüzünden güzel ülkemiz ağır sorunlarla boğuşmaya başladı…
Köylerde, kentlerde yürüyecek yolumuz yok…
Aydınlatma yetersiz…
Elektrikte sorunlar devam ediyor…
Dereler kurumuş…
Telekomünikasyon çökmüş…
Yargıda karar bekleyen dosya sayısı 30 bine dayanmış…
Ağır suçlar patlamış…
İki cezaevi de dolmuş, çok sayıda tutuklu öğrenci yurtlarına yerleştirilmiş…
İşsiz gençler uyuşturucu batağına saplanmış…
Bunları görmezden gelen veya görüp de çözüm üretemeyen bir siyaset anlayışı KKTC’yi asla düzlüğe çıkaramaz…
Değişimden niye korkuluyor?
Aslında yapılması gereken doğru teşhis koymak ve hastayı tedavi etmektir…
Güneydeki gibi Başkanlık Sistemine geçilmesi yönündeki görüşler neden destek bulmuyor?..
Hemen her seçim öncesinde bunu konuştuğumuz ve ‘desteklediğimizi’ söylediğimiz halde neden gereklerini yerine getirmiyoruz?..
En önemli neden parlamentoda yer alanların değişimden korkmasıdır…
Bir daha bakan olamayacağını bildikleri için, sistem değişikliğine izin vermiyorlar…
Devletin batması, insanların mutsuz olması, zenginliklerimizin yok edilmesi pek önemsenmiyor…
Ve halkı, işe yaramaz bugünkü sistem altında ezmeyi tercih ediyorlar…
Bunu yapmak yerine; Başkanlık Sistemini meclisten geçirmeli ve halkoyuna sunmalıydılar…
Ama yapmadılar…
Çok üzücü bir durum…
Halbuki; diktatörlükten uzak, yargının denetiminde bir Başkanlık Sistemi bu ülke için ‘olmazsa olmazdır…’
Getirin Başkanlık Sistemini, Tatar veya benzeri biri gelsin ve bütün sorunlarımızı çözsün. Turizm patlasın, Avrupa’dan Amerika’dan gençler üniversite eğitimi için, akın akın KKTC ye gelsin. Dünyanın dört bir yanından havayolu şirketleri,destinasyonlarını Ercan’a yönlendirsin. Başkanlık Sistemi ile para TL olsa bile enflasyon düşsün. Getirin Başkanlık sistemini, bırakın gençlerin göç etmesini, İngiltere, Avustralya ve Kanada’daki K/ Türkler geri dönsün.Rumlarla ticaret artsın, daha çok kapı açılsın.Başkanlık Sistemi ile denizlerimizdeki. hidrokarbonlar kalkınmamıza katkı yapsın. Getirin Başkanlık Sistemini, her ilçeye yeni hastaneler yapılsın, kişi başına milli gelirde ülke, en azından Malta’yı geçsin. Başkanlık Sistemi ile kaçakçılık kalmaz, kara para aklanmaz, kıyılar yağmalanmaz… Getirin Başkanlık Sistemini birilerinin sözü ile ‘ Verin yetkiyi, görün etkiyi.’