Kendi gözlerimle görmesem hayatta inanmazdım. Yıllar önce 7 milyon dolar ödenerek Rus-ya’dan alınan Alaska’daki Amerikan askeri üslerine inen Putin; Amerikan başkanı Donald Trump tarafından karşılandı. 
Amerikan Başkanlık forsu sallanan başkanlık arabasına binerek toplantının yapılacağı yere de gitti. Üstüne üstük her ikisi de arabada basın medyaya el salladı. Bütün protokol ve uluslararası teamüller yerle bir oldu. Putin’in her zamanki ciddi ve asık suratı yerini sempatik bir hale bü-ründü  “dünyanın en önemli ikinci nükleer gücüyüz ve bunun için buradayım” izleniminin fo-toğrafını verdi. 
Trump, Alaska'da Putin’le yaptığı görüşmede birçok başlıkta ilerleme kaydettiklerini ancak hala çözülmesi gereken önemli konular olduğunu belirtti "Şimdi bunu halletmek tamamen Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'ye bağlı” dedi.
 Zelenski ABD'ye giderek Trump ile görüşeceğini bildirdi. Trump, görüşmede Zelenski'nin Pu-tin ile bir araya gelmesinin ele alınacağını kaydetti.
 Bütün dünyanın merakla izlediği Putin- Trump görüşmesi ve siyasi arena ile verilen mesaj dün-yanın bu iki gücünün tüm bölgeleri hakimiyet anlamında, yeni dünya görüşü ve onun etrafında dönecek olan “ barış ekosistemi” kapsamında gelişeceğine inanıyorum. 
Ulu Önder Atatürk’ün daha 100 yıl önce dünyaya verdiği mesaj bir kez daha gündeme gelmiş-tir. “ Yurtta sulh, cihanda sulh “ bizlere atamızın bıraktığı en önemli felsefelerden biridir.

 Turizm adada barışı getirebilir mi ? 

 Askeri savunma alanında sadece Orta Doğu coğrafyasının değil uluslararası siyaset anlamında küresel bir güç haline gelen Anavatan Türkiye’miz; dosta dost düşmana da önemli mesajlar vermektedir. 
Kıbrıs Türkünün güvenliğini askeri hem de uluslararası siyaset ve hukuk bağlamında sağlamaya devam edecektir . Güneyli komşulara yama olma Siyaseti sona ermiştir. Uluslararası arenada siyaseten Kıbrıs Türkünün haklı davasını tüm dünyaya doğru anlatmak için masadan kaçan de-ğil, masaya oturan taraf, barışı isteyen taraf olma niyeti ve hüviyetine bürünmemiz gerekmekte-dir. 
Siyasette dün dün bugün bugündür. Türkiye’nin de çıkarlarını savunacak bir siyasi açılım ve barış Rumlardan fazla Türklerin çıkarınadır. Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek taraflı olarak 62 yıldır kullanmakta ancak bundan sonra doğru siyasi hamlelerle bunun böyle gitmeyeceğini dün-yaya anlatmak gerekmektedir. Uzun lafın kısası; adada barış görüşmelerinin güneyli komşular ile başlaması öyle çok uzak bir ihtimal değildir. 
Kıbrıs sorununun çözümünde ve sonrasında turizmin önemini herkes görebilmeli.