Ankara’nın, 20 Temmuz sonrasında izlediği siyaset, Kıbrıs sorununun federasyon çerçevesinde çözülmesiydi…
Barış Harekâtı’nın Başbakanı Bülent Ecevit, uluslararası hukuku dikkate alarak ‘Federe Devlet’ dışında bir adımın atılmasını kabul etmemişti…
Bunu, merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın itiraflarından biliyoruz…
Ne var ki; Türkiye’de askerin iktidar olmasıyla birlikte Denktaş, ayrı devlet ilanını ileri götürdü…
Bugün oldu, Türkiye’nin ‘yakın dostu’ olarak bilinen Arap ülkeleri dahi KKTC’yi tanımadı…
Mısır, Suriye, Lübnan, Katar, Kuveyt, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın, Güney Kıbrıs’la ilişkileri tarihin en ileri seviyesindedir…
Daha neyi bekleyeceğiz?..
Gelinen aşamada kaç yıl daha ‘tanınmayı’ bekleyeceğiz…
Geçmişte yaşadıklarımızı, Kıbrıs sorununun gerçek yönlerini bırakın Türkiye’ye; kendi gençlerimize dahi anlatamadık…
Tamamen çıkar ilişkisine dayalı bir siyaset düzeni yarattık…
Her ay sonunda maaşların ödenip, ödenmeyeceği kabusuyla yaşıyoruz…
İyi eğitim alan gençlerimizin dışlandığı, parti rozeti takanların başa getirildiği çarpık bir yöne-tim şekliyle, Kıbrıs’ın kuzeyinde harikalar yaratacağımızı mı düşünüyoruz?..
Bir an için bugünkü düzenin 10 yıl daha devam ettiğini kabul edelim…
Geriye kalan Rum mülkleri de elden gittiği zaman ne yapacağımızı, nasıl ayakta durabileceğimizi bilen var mıdır?..
Kimlerin Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olacağını ve bu görevlere getirilenleri kimlerin ‘yönlendireceğini’ tahmin edebiliyor muyuz?..
Peki ne olmalı?..
Önümüzdeki seçenekler çok da fazla değildir:
Bu şekilde çarpık bir düzen içinde geleceği belirsiz bir şekilde yaşamaya devam mı?..
Bizlere şu ana kadar siyasi eşitlik düzeyinde ortaklık hakkı vermeyen Rumları 51 yıl daha bek-lemek mi?..
Kuşkusuz; BM nezdinde etkin girişimler yaparak, iki bölgeliliği koruyacak ve AB’den eşit düzeyde yararlanacak bir çözümü zorlamak doğru olandır…
En zor konu olan mülkiyet sorununun çözümü için de milyarlarca dolarlık bir kaynak yaratılmalıdır…
Büyük miktarı Türkiye’den sağlayıp, bir miktar da mülk satışlarından sağlanacak ek vergilerle, Rum mülklerinin tazminatını hazırlamalıyız…
Mal yüzünden kardeşin kardeşle kavga edip küstüğü bir dünya düzeninde, hiç kimse malını bir başkasına hediye edecek değildir…
Bu gerçeği hala anlamayan varsa; onların izinden gitmek intiharı tercih etmektir…
Reşat Akar beyefendi yaz rehaveti gazetenize de çökmüş. Ada sıcak gazetedekiler tatilde herhal. İki haftadır göz bebeğimiz Metin Bey’in sayfasında yeni yazı yok. Paylaşmadıklarınızdan yazı bekliyoruz.