Kıbrıs adasının her iki kesiminde de eğitim sorunludur…
Güneydeki sistem ‘tam gün’ eğitimdir…
Fakat; o sistem içinde dünyada benzeri görülmemiş bir ırkçılık vardır…
Okula yeni başlayan küçük çocuklara sistemli bir şekilde Türk düşmanlığı aşılıyorlar…
Bunu kilise yönetiyor…
Halbuki; bu adayı Türkler ve Rumlar birlikte paylaşmak ve birlikte yaşamak zorundadırlar,
Evet; 1974’te büyük bir felaket yaşadılar…
Ama bunun başlangıcı 1963’teki saldırılardır…
Türkiye’yi buraya getiren de 15 Temmuz faşist Yunan darbesidir…
Siz bunları atlayarak, Kıbrıs meselesinin Türk askeri harekatıyla başladığını öğretirseniz, o küçük beyinlerde düşmanlık gelişir ve gün gele yeni felaketlere yol açılır…
Birilerinin bu gerçeği Kıbrıslı Rum siyasilere ve din adamlarına anlatması ve uyarması şarttır…
En somut örnek ise; babası Kıbrıslı Türk, annesi Kıbrıslı Rum olan ve sürekli güneyde yaşayan Savva’nın başına gelenlerdir…
Savva Rum ismidir…
Buna karşın okulunda ‘anne ve babası Rum olanlar’ onu ‘Türk tohumu’ olarak görüyor ve içlerindeki kini dışa vurmak suretiyle saldırıya geçiyorlar…
Savva okul çıkışında saldırıya uğrayınca tek başına direnmeye çalışıyor ama başaramıyor…
Babasının adı Bülent ama, ikinci bir isim olarak ‘Antonio’ adını kullanıyor…
Ve buna karşın onları tatmin edemiyor…
İşte bu ülkede ‘kalıcı ve güvenli’ bir çözüm isteyen herkesin yapması gereken bu gerçekleri sürekli Rum siyasi liderliği ve kilisenin yüzüne vurmaktır…
Eğitim sistemini düzeltmeleri için onları uyarmalıdır…
AB ve BM yetkililerine de bunları videolarla anlatmalıdır…
Kuzeydeki sistem
Gelelim kuzeydeki sisteme…
Veya sistemsizliğe…
Bizde ırkçılık yoktur…
Fakat; ‘Tam gün’ eğitim de yoktur…
Günde 3-4 saatlik eğitimle başarılı öğrenci yetiştiremezsiniz…
Onlara yabancı dil de öğretemezsiniz…
Halbuki; 1980’li yıllara kadar liseyi bitirenler dahi mükemmel İngilizce konuşurdu...
Öğretmenler tam gün eğitim verir, öğrencilere ‘evlatları gibi’ bakardı...
Liseyi bitiren ve yüksek tahsile gitmek isteyen Kıbrıslı Türklerin pek çoğu, ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ gibi üniversitelere girmekte zorlanmazdı...
Bazıları İngiltere ve Amerika’da yüksek tahsil yaparak, en başarılı öğrenciler listesinde yer alıyordu...
Bırakın liseyi, üniversite bitirenlerin ezici bir çoğunluğu derdini anlatabilecek kadar İngilizce öğrenemez oldu...
“Okuma, yazma oranımız çok yüksek” diye övündüğümüze bakmayın...
Artık ODTÜ’yü, Boğaziçi’ni, İTÜ’yü, Bilkent’i, Başkent’i kazanabilen öğrenci sayısı yok denecek kadar azdır...
Peki neden?..
Siyasetin düzeyi çok düşük de ondan...
Siyasetin işleyişi çağ dışı da ondan...
Siyaset; ülkeye hizmeti değil, partisel ve kişisel çıkarlar üzerinden yürütülüyor da ondan...
İşte bu anlayış nedeniyle, Kuzey Kıbrıs her açıdan gerilere gitti...
Bu tehlikeyi görebilmeliyiz…
Egitimden anlasilan zaptu rapt altina alinmis medrese bozmasi olunca normaldir herkes dogrulari gercekleri biliyor ama korkudan agzini acamiyor sayin Hasan bey i sta da African Stream kanalini izlemenizi oneriyoruz belki yeni ufuklar acilabilir