banner564

Eğitim ve kültür sorunu

  Sosyal medyada çok farklı görüşler, ilginç yorumlar, küfürlü saldırılar, zaman zaman hakaretler, temelsiz haberler bulursunuz…

   Atış tamamen serbest…
   Canı sıkılan başlıyor yazmaya…
   Yazdıklarının, küçük bir toplumda ne tür sakıncalar yaratacağını, insanların nasıl bir psikolojik ortama sürükleneceğini, çevresindekilerden nasıl bir tepki alacağını düşünmeye gerek yok…
   Onu beğenmiyor, sevmiyorsan…
   Ondan beklediğini alamamışsan…
   Birilerinin talimatı öyleyse…
   Başla yazmaya…
   Durabildiğin yerde durup “ohhh be rahatladım” dersin…
   Bunların yaşandığı bir ülkede Meclis’te bir komitenin mültecilerin insan haklarını korumak için çalışma başlattığına ilişkin bir haberle karşılaşmak ne anlama geliyor?..
   Allah aşkına çelişkiye bakar mısınız?..
   Bunca zaman Bilişim Yasası’nı geçirmeyen bu meclisin ne yaptığını, neyi amaçladığını, ülkeye ve topluma ne tür hizmetler verdiğini nasıl ve ne şekilde sorgulayacağımızı bilemez olduk…

En kötüsü nedir?

   Koca bir yılı geride bırakmaya hazırlanırken, yanıt bekleyen o kadar çok soru vardır ki; hangisini öne alalım diye düşünürken aklınıza hiç eğitimdeki çöküş geliyor mu?..
   Mustafa Arabacıoğlu; çantasını alıp, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kapısından çıkarken, sistemin iflas ettiğini söylemişti...
   Arabacıoğlu, bakanlık koltuğunu kolayca bırakabilen örnek bir isim oldu...
   Fakat ondan sonra bu göreve 3 farklı isim getirildi…
   Sistem düzeldi mi?..
   Hayır!..
   Mevcut şartlar altında düzelme olasılığı da yoktur...
   Sistemi düzeltmek bir yana; her şeyin daha da bozulduğunu görebiliyoruz...
   Özellikle eğitimde geldiğimiz nokta yürekler acısıdır...
   Sendikalar, ülkedeki boşluktan ve siyasi cesaretsizlikten yararlanarak istedikleri gibi eylem yapıyor...
   Öğrencilerin, özel ders ihtiyacı artıyor...
   Başarı oranları sürekli düşüyor...

Kıyametin kopması

   Avrupalı olmak için çırpınan örgütlerimizin, özellikle de sendikalarımızın ihbarsız veya kısa süreli ihbarla eyleme gitmesi, Avrupa’da görülmüş bir uygulama değildir...
   Ama KKTC’de bir saatlik ihbarla eyleme gidiliyor...
   Tarihi gerçekleri değiştirebilecek adımlar da atılabiliyor...
   Bunların sorumlusu ve bu ortamları hazırlayanlar kimlerdir?..
   KKTC’deki sivil toplum örgütleri, kendi meslek gruplarının dışındaki her işin içinde vardır...
   Hatta siyasi örgütlerden daha fazla siyaset yaptıklarını bilmeyen yoktur...
   Böylesi bir demokrasi anlayışının hangi ülkelerde var olduğunu araştıran ve kamuoyunu aydınlatabilecek bir siyasetçi var mıdır?..
   Olsaydı bugüne kadar gereği yapılırdı...
   Peki neden yapmıyorlar?..
   Neden iflas etmiş sistemi düzeltmeye yanaşmıyorlar?..
   Neden ‘susuz gölde’ balık avlamaya çalışıyorlar...
   Ve neden insanımızın sabrını zorluyorlar?..
   Yazık, günah değil mi?.. 

YORUM EKLE

banner608

banner474