Gezici’nin son kamuoyu araştırmasına göre; Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğu ‘iki devletli’ çözümü savunuyor…
  Kıbrıslı Rumların gelmiş, geçmiş tüm fırsatları reddetmesi nedeniyle; Kıbrıslı Türkler ‘iki bölgeli, iki toplumlu federasyondan’ uzaklaşmış olabilir…
  Ne var ki; iki devletli bir çözüme Rumların asla razı olmayacağını, AB’nin de bunu onaylamayacağı da bilinmelidir…
  Ayrıca ‘iki devletli çözümü’ bırakın; bugünkü halimizle dahi ayakta durmakta zorlanıyoruz…
  Bir devletin ayakta durabilmesi için öncelikle sağlam bir yönetim şekli olması lazım…
  İstikrarlı hükümetler ve hizmet veren kurumları…
  Bizde böylesi bir durum var mı?..
  Hemen her yıl bir hükümet değişikliğinin yaşandığı küçücük bir ülkede siyasi istikrarın sağlanması ve başarılı icraatların yapılması mümkün olabilir mi?..
  Tanınmamış KKTC’yi kendi ayakları üzerinde durabilir bir duruma getirebildik mi?..
  Kendi ayaklarımızın üzerinde durabilmek için ekonominin güçlenmesi lazım…
  Ekonominin güçlenebilmesi için de izlenecek kurallar bellidir…
  Önce yatırım, sonra istihdam…
  Yatırımcıya güvence ve istikrar…
  KKTC’yi yönetenler bugüne kadar bunların hangisini yapmıştır acaba?..
  Sabah alınan bir karar akşama bozulduğunda veya tersine çevrildiği zaman burada istikrarlı bir ekonomik yapı oluşamaz…
  Hiç kimse geleceğe güvenle bakamaz…
  Herkes günübirlik yaşamaya alışır…
  Ve böylesi bir ekonomik yapı ‘kağıttan kale’ olarak adlandırılır…
  Hafif bir rüzgar estiği zaman kale yerle bir olur…

Uyanalım ve gerçekleri görelim

  O yüzden kendi kendimizi kandırmayalım…
  Ekonomimizi güçlendirmek için yatırım yapanları hedef seçen bir siyaset anlayışımız vardır…
  Bir taraftan baskılar geldiği zaman diğer tarafları yıkabilecek kadar cesur ve cesaretliyiz!..
  Helal olsun!!!
  Bizim bu becerilerimizle kimse yarışamaz…
  Ama hiç kimse de bizi uluslararası kuralların geçerli olduğu organizasyonlarda yarışlara dahil etmez…
  Saha dışında kalan sporcunun uluslararası liglerde boy göstermesi söz konusu değildir…
  Bilmem anlatabildim mi?..