banner564

Ekonomi yapılanma için nüfus politikası şart

 Günümüzde artan dünya nüfusu ile birlikte, dünya küçülmese de beşeriyetin hareket alanı giderek daralıyor. Günümüz itibarı ile dünya nüfusu 7 milyarı çoktan geçti. Hatta 2011 yılının son çeyreğinde, medyada dünya nüfusunun 7 milyara çıkması manşetlere, 7 milyarıncı bebekler de ekranlara taşınmıştı.
Dünya genelinde aşırı artan nüfus, daha çok kaynak tüketimi ve daha yoğun bir çevre sorunu anlamına gelmektedir. Gerçeklere dayalı bu tespitler ise ülkelerin iç ve dış politikalarına yön vermektedir. Eski çağlarda, devletlerin uyguladıkları nüfus politikaları, doğum, ölüm ve göç hallerinin belirli bir toprak parçası üzerindeki nüfusun artmasını kapsayan politikalar oluşturmuştur. Yani belirli bir coğrafyada yaşayan toplumun neslinin devamını sağlayabilmesi için savaş ve hastalıklardan kaynaklanan yüksek ölüm oranlarına karşılık, toplum üyesi ailelerden çok çocuk yapmaları istenmiştir.
Günümüzdeki modern devlet tiplerinde ise; sağlık ve teknolojik gelişmeler sayesinde dünyanın bir bölümünde ölüm oranlarının düşmesi ve diğer bir bölümünde ise yüksek doğurganlık oranının devam etmesi nedeniyle, ortaya çıkan dengesiz hızlı nüfus artışına yönelik çözüm üretmeye çalışan politikalar öne çıkmıştır. Genel anlamda günümüzde dünya ülkelerini gözlemlersek 3 çeşit nüfus politikası uygulanmakta olduğu görülmektedir. 
Birincisi nüfusun çok fazla olduğu yerlerde veya nüfus artış hızının yüksek olduğu yerlerde, nüfus artış hızının düşürülmesini hedefleyen politikalardır. Çin, Hindistan ve Endonezya gibi büyük nüfuslu ülkeler bu yönde nüfus politikaları uygulamaktadırlar. 
İkincisi ise nüfusun azaldığı veya yaşlandığı ve bu nedenle ilerleyen yıllarda bakıma muhtaç bir nüfusun artacağı ülkelerde, nüfus artış hızını artırma çabalarıdır.  Fransa, Almanya ve Japonya gibi ülkelerin nüfus politikaları bu duruma örnektir. 
Üçüncü nüfus politikası ise nüfusun sayısı ve artışının normal olduğu ülkelerde, nüfusun nitelik olarak geliştirilmesidir. Gelişmekte olan ülkeler bu yönde hareket etmektedirler. Çünkü gelişmekte olan ülkeler, ülkelerinin kalkınmasında nüfus sayısından çok niteliklerinin önemli olduğunu kavramışlardır. Kısacası öğrenim çağına gelen nüfusun nasıl okuyacağı, çalışma hayatına katılacak olan nüfusa nerede, nasıl iş bulunacağı gibi sorunlar üzerinde ciddi şekilde çalışıyorlar.
Nüfus politikası belli faktörlere bağlı olarak oluşturulur ve zaman içinde geliştirilir. Sağlıklı sürdürülebilir bir nüfus yapısı için ekonomik faktörler başta gelmektedir. Başta ekonomik gelişim seviyesinin dikkate alınmadığı bir nüfus politikası, diğer tüm faktörler dikkate alınmış olsa dahi başarılı olma şansı yoktur. Bilindiği üzere nüfus politikalarına hukuksal zeminden ziyade ekonomik ve sosyal durum yön vermektedir.
Yaşadığımız coğrafyada kendi ekonomik yapımızın olmamasından dolayı, döviz krizi ile gelişen sıkıntıları en ağır şekilde yaşamaktayız. Bu durum, zaten kaynakları sınırlı olan coğrafyamızda kalkınma hızının yavaşlaması ve kişi başına düşen millî gelirin azalması gibi sonuçlar doğurmaktadır.
Döviz krizi ile birlikte yaşanan ekonomik çöküntünün önemli bir bacağı, coğrafyamızdaki nüfus sirkülasyonunu kontrol edemiyor oluşumuzdur. Yaşanan ekonomik sıkıntılarla sıkı bir bağlantısı olan nüfusu bu açıdan ele almak, gelişecek olan istihdam, sağlık, eğitim ve milli gelirin düşmesi gibi temel problemler için de öngörülü olabilmemizi sağlayacaktır.
Yaşanan ekonomik sıkıntıların çözümü için her şeyden önce planlı bir nüfus gelişimi sağlanmalıdır. Aksi halde sırf politik ve ideolojik yaklaşımlar ile nüfus politikamıza yön vermeye devam edilmesi, ekonomik sıkıntıların da gelişerek büyümeye devam edeceğinin işaretidir. Şu dip not da unutulmamalıdır ki, oluşturulan bir nüfus politikası, etkisini ancak gelecek 10-15 yıl içinde kendini gösterecektir…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar. 

YORUM EKLE

banner471

banner473