banner564

Ekonomiye dair

Uzun süreden bu yana ekonomide ciddi bir daralma ve durgunluk yaşıyoruz. Dövizin aniden fırlaması, faizlerde meydana gelen artışlar ve Türk Lirası’nın değer kaybı ile ekonomimiz ciddi bir yara aldı.
Dün bu konularda iki ayrı haber dikkatimi çekti. 
Birincisi: 2019’un başından bu yana KKTC bankalarındaki mevduatta yüzde 12 artış olduğu yönündeki haberler. Evet, doğrudur geçen yıla göre bankalarda biriken mevduatlar arttı ama bunun nedeni çok iş yapıp çok para kazanmak değil. Veya vatandaşın tasarrufa yönelip parasını bankada tutmak istemesi değil. Bu olayın tek nedeni faizlerin çok yükselmesi. Dolasıyla bankalarda mevduatları olanlar daha yüksek faiz aldılar ve paraları daha çok arttı.
İkincisi: KKTC ile Güney Kıbrıs arasında kara sınır kapılarının açıldığı 2003’ten bu yana ilk kez KKTC’ye gelen Rum sayısının Güney’e geçen Kıbrıslı Türk sayısını aştığını söyleyen haberler. Bunun da tek nedeni ekonomi. Yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı (dövizin artması, TL’nin değer kaybetmesi) Rumlar, Güney’den daha ucuz diye bu yıl akın akın Kuzey’e geçtiler. En başta benzin olmak üzere birçok ürün, Güney’e oranla Kuzey’de çok daha ucuz. 
Kısacası, ekonomilerde krizlerde aslında beraberinde bazı fırsatları doğurur. Eğer bunu iyi kullanabilirseniz krizi fırsata çevirebilirsiniz. Örneğin Güney’e göre daha ucuz olduğumuz ürünlerin satışlarında daha az kar ama daha çok satışla yani sürümden kar elde etmek mümkün. 

Tolga Atakan’a üç tavsiye
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, bayramda patlak veren “kayınço” olayı ile ilgili sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı ve olayı “Ailece devletten beslenmeye ihtiyacımız yok” diyerek kapattı.
Oysa durum bu kadar basite indirgenmemeli sevgili Başkan. Neden diyecek olursan sana durumu şu üç maddede özetleyeyim:
Birincisi: Siyasete girmeden partiniz ve mensubu olduğunuz partinin bir üyesi olarak çıtayı öyle bir yukarı çektiniz ki, çıtanın altına indin mi bir kere bizim halkın dilinden düşmeniz öyle hemen kolay olmayacaktır. Bu durumu kabullenmek ile işe başlayabilirsiniz.
İkincisi: Aile yakınlarından birisi devlette işe girebilir, bunun normal olduğunu anlamış olmanız gerekiyor. Sırf siz bakan olduğunuz diye devletin tüm kapıları aile yakınlarına kapatılacak diye bir şey yok. Sonuçta o insanların da diğerleri gibi devletin imkânlarından faydalanma hakları var.
Üçüncüsü: Yaptığınız açıklamada dile getirdiğiniz “Ailece devletten beslenmeye ihtiyacımız yok” açıklaması size pek yakışmadı. Günün sonunda kimse bu devletten beslenmiyor. İnsanlar iş yapıyorlar ve emeklerinin karşılığı olarak devletten ancak da ödeniyorlar. Ne devleti ne de devlette çalışanları böyle hakir görmek sizin üslubunuz olmamalı.

TV tartışması
Çok keyif almadım, Ersin Tatar-Tufan Erhürman tartışması daha keyifli olurdu herhalde. Ancak Türkiye için özlediğimiz bir tabloydu bu program.
Programın galibine gelince bence bu programın hiçbir kazananı yoktur. Sadece programa katılmayan Recep Tayyip Erdoğan güzel bir algı operasyonu ile İstanbul seçimlerinin Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım arasında olduğunu kamuoyuna göstermiştir. Yani “Binali Bey kaybederse Erdoğan kaybeder” algısını bu programla yıkmıştır.
Programın moderatörü İsmail Küçükkaya “Ne İsa’ya ne Musa’ya“ yaranamadığından iki tarafın da eleştirilerine maruz kaldı.
Kısacası programın en güzel tarafı çok uzun bir zaman sonra Türkiye’de böylesine bir tartışma programının yapılabiliyor olmasıdır. Onun dışında bir kazananı yoktur. 

MESAJLAR

Olgun ÖNAL: Yeniden Bankalar Birliği Başkanlığına seçilmenizden ötürü sizi tebrik ediyoruz. Böylesine zor bir süreçte hem vakit ayırmak hem de görev yapmak kolay olmasa gerek.

Asım VEHBİ: Geçtiğimiz hafta yapılan Üniversiteler Birliği Başkanlığına seçilmişsiniz. Sizi de canı yürekten tebrik ediyoruz Hocam. Sizin de önünüzde özellikle YÖK ile yapılması gereken önemli işlerin olduğu bu süreçte göreve gelmeniz önemli. 

Hüseyin CAHİTOĞLU: Yeniden spora yön vermek için artık saatleri sayıyormuşsunuz. Merak etmeyin, bu gece yatın yarın kalkın bu iş tamam. Artık projelere odaklanmanın zamanı geldi. 

Hasan SADIKOĞLU: Haziran ayında İskele’de sel felaketi yaşanması inanılacak şey değil. Çok geçmiş olsun, en çok da sizin kendi işletmeniz bu selden etkilenmiş. Ne diyelim, tekrardan geçmiş olsun. 

Dr. Özdemir BEROVA: Evde ilaçlama yapmadan hamamböceklerini yok etmenin etkin bir yolunu bulmuşsunuz ve eve bir tane mişaro almışsınız. En güzeli, doğal yollardan bu işi çözümlemek. 

Olgun AMCAOĞLU: Türkiye ile yılan hikâyesine dönen Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü nihayet tamamlanmış ve ay sonuna imzaya kalmış. Hade bakalım, şunun şurasında ay sonuna ne kadar kaldı ki? 

Dimağ ÇAĞINER: Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanı Amcaoğlu ile bir araya gelip sektörün sorunları ve devletten olan alacakları masaya yatırmışsınız. İyi bir sonuç alabildiniz mi bari? 

Fehime ALASYA: Karayılanları Lefkoşa’nın göbeğinde çekerek hem yılanların şehrin içine kadar girdiğini göstermiş oldunuz hem de böylesine ilginç bir görüntüyü paylaşmış oldunuz. 

Fazilet ÖZDENEFE: 2013 yılından bu yana kesintisiz olarak sürdürdüğünüz Dilekçe Komitesi Başkanlığını devretmişsiniz. İktidarda ve muhalefette iken komite başkanı olarak kalmanız önemliydi. 

Tufan ERHÜRMAN: Bazı basın yayın organlarına Başbakan iken 15 ay boyunca hiç uğramamanız yüzünden size kırgın olan meslektaşlarımız var. Şimdi hazır vakit var iken onların gönüllerini alsanız diyoruz. 

Kudret ÖZERSAY: Rum tarafı bölgemizdeki tüm devletler ile antlaşmalar imzalarken şimdi de Arap Dünyasının ülkeleri ile önemli antlaşmalar imzalıyor. Bu konu bir açılım artık şart oldu gibi. 

Ahmet YÖNLÜER: Arap Dünyası Rum devleti ile antlaşma üstüne antlaşma imzalarken sizin buna seyirci kalmanızı düşünemiyoruz. Bence bir iki ülke ile hemen bir iki antlaşmayı patlatabilirsiniz. 

Filiz BESİM: Bakanlık döneminde hayata geçirdiğiniz Refakatçiler ile ilgili karar dün mecliste tartışıldı ama siz mecliste yoktunuz. Umarız her şey yolundadır. Neyse bugün yine bu konu gündeme gelecek, bilginiz olsun. 

Ali POLATKAN: Ciddi bir rahatsızlık geçirip hastanelik olduğunuzu yeni öğrendik. Umarız en kısa sürede eski sağlığınıza yeniden kavuşursunuz, dualarımız sizinle. 

Ferda EKİNCİ: Bodrum’da yaşayan bir kadın, seyahatten dönen eşinin akıllı saatindeki gece 1'den sonra artan adım sayısı ve 160'a çıkan nabız verileri sayesinde aldatıldığını tespit ettiği yönündeki habere neden seviniyorsunuz ki. Ya adam arabasının lastiğini değiştirdiyse?  

YORUM EKLE

banner608

banner474