banner564

Elbet bir gün bir şekilde çözülecek

   Kıbrıs sorununun bir gün mutlaka çözüleceğini biliyoruz…
   Bunun aksini düşünmek; coğrafyamızda yaşanan gerçekleri bilmemek demektir…
   Aynı şekilde adanın tümüyle bir AB toprağı olduğunu önemsememektir…
   Adanın tüm toprağı AB’ye alındığı zaman buna itiraz eden olmadıysa; gün gele burada AB kurallarının geçerli olmasını engelleyemezsiniz…
   Burada önemli olan Rum tarafının, böylesi bir avantajı elde etmesi ve tek başına kullanması nedeniyle bizlere hak vermekten kaçınmasıdır…
   Kıbrıslı Türklerin 1960 anlaşmalarından kaynaklanan Cumhurbaşkanı Yardımcısı vardı…
   Ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı gerekli gördüğü hallerde veto hakkını kullanabiliyordu…
   Oysa şimdi bizi öyle bir noktaya getirdiler ki; vetodan vazgeçerek ‘Alınacak kararlarda bir olumlu oy’ hakkımızın olmasını istiyoruz…
   Anastasiadis bunu bile reddediyor…
   Çözümün sağlanması halinde Bakanlar Kurulu’nda yer alması muhtemel 3 Kıbrıslı Türk’ün, Kıbrıslı Rum bakanlardan farklı hareket edeceğini düşünüyorsa aldanıyordur…
   Yakın çevresi ona “Merak etme bize yakın olanları bakan yaptıracağız” dediği halde, büyük bir hakmış gibi sadece bir bakanın ‘onayını alma’ talebimizi reddediyor…
   Tabi bu tavır bugün için geçerlidir…
   Bir süre sonra bizden daha fazla taviz koparmak şartıyla “Kabul ettim be çocuklar” diyebilir…
   Sanki bizlere dünyaları veriyormuş gibi havasını da atabilir…
   Oturup düşünmemiz ve tartışmamız gereken; çok daha iyi bir konumda olmamıza karşın 1960’taki haklarımızdan da geriye giden siyasetimizdir…
   Ama bunu yapmıyoruz…
   İç siyasi çekişmelerle zaman tüketirken hayati meselelerde bile siyasi olgunluğu gösteremiyor; ortak bir strateji belirleyemiyoruz…
   Öyleyse; günü geldiğinde yaşanacak olanlar karşısında ağlamayacağız…
   
Nereden, nereye?

   Kıbrıs’ta 1960 anlaşmaları çerçevesinde Türkiye’nin garantörlüğü vardı…
   Annan Planı’nda bu hakka el sürülmedi…
   Fakat; şimdiki Rum lideri bunu da reddediyor…
   Yunanistan’la birlikte “Modası geçmiş garantiler kaldırılmalıdır” diyor…
   ‘Modası geçmiş’ sözüne çok sayıda güçlü ülke de destek veriyor…
   Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda Türkiye’nin mali durumu kötüydü…
   Silah fabrikaları, modern havaalanları, dev uçak filosu yoktu…
   Kıbrıslı Türkler şimdiki gibi adanın bir bölgesinde toplanmış değildi…
   Karmaşık bir yapıda, tamamen azınlık şartlarında ve her an canını kaybetme korkusuyla yaşıyordu…
   Çok şükür; 45 yıldan beri böylesi bir tehlike altında değiliz…
   Şimdi yanıt arayan soruya geçelim:
   “Daha iyi koşullarda iken, neden 1960’ın gerisine götürülmek isteniyoruz?..
   Bu zihniyete neden bu kadar prim veriyoruz?..
   Evet; AB toprağında bölünmüşlük bir 45 yıl daha devam edemez…
   Elbet bir gün toprak birleşecek ve yeni bir hayat başlayacak…
   Ama bu yeni dönem Kıbrıslı Türklerin yok oluşunu değil; iki toplumun da güvenlik ve mutluluk içinde yaşayacağı koşulları içermelidir… 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Op.Dr.İlkan Ertuğ
Op.Dr.İlkan Ertuğ - 5 yıl Önce

Rum Yönetimi'nin başındaBen de olsam,Bu kafayla giden Kıbrıs Türkleri'ne zırnık vermem.Nasıl olsa,seçilenler tavizler vermeye meraklı olanlardan seçiliyorlar.

banner608

banner473