Tarih 29 Temmuz 2008…
   Dönemin Maliye Bakanı Ahmet Uzun KKTC’nin elektrik sorunuyla ilgili açıklamasında aynen şunları söylemişti:
   “Elektriğe yaptığımız yatırımlarla 15 yıl elektrik enerjisi üretimi açısından hiçbir sorun yaşanmayacak. İletim hatlarının yenilenmesi için büyük uğraş verdik ve yüzde 75'ini tamamladık. 
   Artık şunu bileceğiz ki bizde elektrik enerjisi üretimi açısından hiçbir aksaklık yoktur. Rum'dan elektrik satın alma gibi bir talebimiz artık yoktur. Zaman zaman onlara elektrik satabiliriz eğer talep ederlerse, o noktaya gelmiş bulunuyoruz."
   Uzun’un açıklamasından bu yana 14 yıl geçti…
   Demek ki o günden bugüne elektrik için yeni yatırımlar yapılmamış veya yapılan yatırımlar yeterli olmamış…
   İşin ilginç yanı 14 yıl önceki bakan Rum tarafına elektrik satabilecek bir noktaya geldiğimizi söylerken, bugün Rum’dan elektrik alıyoruz…
   Günlük ortalama 35 ile 60 megavatlık elektrik açığımızı Rum tarafı karşılıyor…
   Bunun devam etmemesi halinde KKTC’nin ne tür sıkıntılarla yüzleşeceğini düşünebiliyor musunuz?..

Mumları hazırlayın

   Elektrik Kurumunu önümüzdeki günlerde daha çok konuşacağız…
   Yakıt alacak parası olmayan ve borçlanma sınırının en üst noktasına gelen bu kurumun aylık geliri 135 milyon Türk Lirası civarındadır…
   Sadece yakıt parası 200 milyonu aşıyorsa gidişatın ne olduğunu anlamakta zorlanmazsınız…
   Teknecik santraline dün yakıt boşaltabilmek için Merkez Bankası’nın garantisiyle 7 milyon 400 bin dolarlık borçlanmaya gidildi…
   Ve bu yakıtın sadece 12 günlük olduğu bildirildi…
   Demek ki 12 gün sonra yakıt için yeniden 7 milyon 400 bin dolara ihtiyacınız olacak…
   Kurumun tahsilatıyla bunu denkleştirmek imkansız…
   Ek bir borçlanmanın da imkansız olduğunu söylüyorlar…
   Öyleyse mumları şimdiden hazırlamakta fayda vardır…

Sorun çökmüş siyasettir

   Elektrik Kurumu’nun bu noktaya gelmesinde, diğer tüm sorunlarda olduğu gibi tek sorumlu ‘çare üretemeyen’ çökmüş siyaset kurumudur…
   “Biz yönetebiliriz” diyerek KTHY’nin yönetimini teslim aldıktan bir süre sonra kapısına kilit vurduğumuz gibi sırada Elektrik Kurumu ve Telekomünikasyon Dairesi vardır…
   Elektrik Kurumunu kapatabilirler mi?..
   Ne sağ, ne de sol partiler böylesi bir karar alamaz…
   Özelleştirme adımı da atamaz…
   Yıllardan beri tüm partilerin söylediği tek şey ‘özerkleşme’ olmasıdır…
   Yarı devlet, yarı özel modeliymiş…
   Ama o da olmadı…
   Aynı söylemle hem kendilerini hem de halkı kandırmış oldular…  
   Türkiye’den elektrik gelmesine de karşı çıktılar…
   Şimdi Türkiye’nin bazı bölgelerinde elektrik sıkıntısı başladığına göre; o projenin de bugünkü koşullarda gerçekleşme şansı kalmadı…
   Öyleyse çare nedir?..
   Teknecik santraline yeni jeneratör ilavesi olsa bile Kıb-Tek’in kısa sürede düzlüğe çıkabilmesi pek mümkün görünmüyor…
   Santral için yakıt alamaz duruma gelen bu kurumu ayağa kaldırabilecek bir cambaz varsa buyursun ortaya çıksın…
   Bu noktada güneye bağımlılığın daha da artacağını görebiliyoruz…
   O nedenle AB’nin de içinde olacağı bir ‘elektrik zirvesi’ için hazırlıklar acilen başlamalıdır…