banner564

Emlak ve Yetenyahu’ya benzemek 

Emlak ve konut satışları ile ilgili ülkede ciddi bir endişe ve tepki var.  Neden bu ivme, son 5-6 yılda arttı? Bunun kuşkusuz iç ve dış nedenleri var. Güneyde belli bir miktar yatırım yapan, konut alan yabancılara dönük olarak, “Kıbrıs Cumhuriyeti “ pasaportu ve ikamet izni verme gündeme girdi. Ayni uygulama Türkiye’de de gerçekleşti. Güneydeki ve Türkiye’deki gelişmelerden etkilenen bu ülkenin yönetimi ve iş dünyası hali ile önüne ardına bakmadan kendini  buna uyarladı. Bunu da “yabancı yatırımcıya ihtiyacımız var” söylemi  ile meşru kıldılar. Bu halin üzerine, bir başka temel sorun eklendi. Veri yoksunluğu ve açıklamama despotluğu. Hiç kimse net olarak nüfusu bilmiyor. Sonra  bu nüfusun bileşimini de bilmiyor. Yani KKTC’de kaç insan yaşıyor? Bu insanların kaçta kaçı KKTC doğumlu yurttaş, kaç tanesi sonradan vatandaş. Kaç kişi yabancı uyruklu. Bu, yabancı uyrukluların kaç tanesi çalışma izinli. KKTC’ye yerleşen yabancı uyrukluların toplam sayısı ne kadardır? Bunların ne kadarı İsrail, Rus, Ukrayna, İran, İngiliz, Alman veya bir başka ülke vatandaşıdır. Çalışma izinli, izinsiz ne kadar Nijerya vatandaşı var? Ne kadar öğrenci var ve  bunların ne kadarı aktif öğrencidir? Bunlar  bilinmiyor.  “Bilirim ama söylemem” diyen ülkeyi yönetenlerde bunları bilmiyor. 
Bu hali  çarpıcı ifadelerle, Sigorta ve Reasürans Birliği Başkanı Sayın Raif Çukurovalı da dile getirdi. Sayın Çukurovalı, KKTC’deki konut ve iş yerlerinin kaçta kaçının deprem ve yangın sigortasına sahip olduğunu bilmediğini; çünkü ne kadar konut ve iş yeri olduğunu net olarak bilmediklerini söyledi. Bunun için KIB- Tek ve Belediyeler Birliğinden aldıkları elektrik ve su sayaçları sayılarının üzerinden ortalama bir rakam çıkarttıklarını söyledi. Kuşkusuz bu ortalama rakamın bileşimi de bilinmiyor. Kaç tane çok katlı bina, kat sayısı veya  çok katlı olmayan konut ve işyeri var. Bilinmiyor. 
Nüfusun, konut, iş yeri sayısının net olarak bilinmediği  ülkede; yurttaşlar, hali ile artan yabancı insan sayısına ve  konut, emlak alımlarına dönük ciddi bir endişe içine girer. Buda hali ile yabancı düşmanlığını besler. Nitekim konu ile ilgili konuşanların yabancılara yönelik  kullandıkları dil ve söylem; geleneksel Rum- Yunan karşıtlığı sözlerini geçti.
Ancak konunun bu hale dönüşmesinin bir başka boyutu da var. Neden son 7 yılda emlak satışı arttı? Neden   konut alımında ve yapımında  yurttaş, yabancı alıcının çok gerisine düştü? Bir kere enflasyon ve artan alım gücünün düşüşü bunu tetikledi. Evladını evlendirme, okutma veya yaşama hazırlamada bizde ailelerin desteği çok öndedir. Ayrıca evlatların, torunların ağırlaşan yaşam koşullarında içine girdikleri zorluğu, her ebeveyn, yüreğinde yaşar. Enflasyon, insanların yaşam kalitesinin de düşmesine yol açtı.  Paradan, para kazanma kültürü, TL’nin değer kaybı ile yine tetiklendi. Emlak değerlerinin Sterlin, EURO bazında  artması ile insanlar  önce, bir derdi aşmak için, “ucundan satayım” ve derde derman olayım noktasına geldi. Arkasından da  tatlılaşma  gelişti. Bu kez emlak değerine göre üç, altı veya 7 daire karşılığı müteahhitle anlaşma gelişti.  Satayım, milyon sterlinleri  bankaya yatırayım kültürü de  gelişti. Sattıkça da alınan para ile bu kez, ister Türkiye’ den gelsin, isterse Kıbrıslı olsun çok sayıda insan, bu kez o para ile Türkiye’den yazlık veya konut alımına girdi. Bir kısım para ile de lüks araba veya dayanıklı tüketim malı alımı ve gösterişli yaşam biçimleri gelişti. Böylece yabancılara dönük emlak ve konut satışını meşru kılan “ yabancı yatırımla gelen kaynak”; üretkenliğe dönüşmeden ya Türkiye’den konut alımı veya lüks araba alımlarının artışı ile dışa akan kaynağa dönüştü. Yani, yabancı düşmanlığına varan söylemlerle, konut ve emlak satışı artışını değerlendiremeyiz. Eğer ciddi isek, önce veri üretimi ve bunlarında açık ve şeffaf olarak yurttaşın bilgisine gelmesine öncelik vermeli.  Plan ve programa dayalı olarak,  enflasyonun erittiği ekonomik ve manevi demokratik, ahlaki değerlerin erimesini durdurmaya öne almalıyız. . Bu gidişle, “Filistinlilerin haline dönmeyelim” derken, korkarım ki yabancı düşmanlığında Netenyahu’ya benzeyeceğiz. Çünkü onu; siyasetlerinin temeline antisemitizmi koyan Avrupa’nın aşırı sağcıları ve Neo Nazileri de destekliyor.  

YORUM EKLE

banner608

banner474