banner564

En büyük solcu kim?

AYTUĞ TÜRKKAN
İngiliz Dışişleri Bakanı geldi, ardından Alman Dışişleri Bakanı…
İştah bu ya; Rus Dışişleri Bakanı Lavrov da çıkıp geldi, aynen Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Kerry’nin geldiği gibi…
Tümünün ajandasında Kıbrıs sorunun çözümü vardı…
Kıbrıs sorununun kaç tarafı var?
Aslında 5, ama Kıbrıslı çözüm şiarından yola çıkıldığı zaman 2… Sadece 2…
Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar…
Dünya her iki toplumun liderini de kabul ediyor mu? Evet!
KKTC’yi tanımak başka bir durumdur, Kıbrıs Türk Toplum Liderini (Cumhurbaşkanı) tanımak başka..
Evet; dünya KKTC’yi tanımıyor ve tanımayacak belki ama toplum lideri olarak bugün Mustafa Akıncı’yı kabul ediyor…
İngiliz geliyor, Alman geliyor, Amerikan geliyor, hiçbir sıkıntı yok… 
Bu ülkelerin dışişleri bakanları geldi diye KKTC tanındı mı peki? 
Gülümsediniz biliyorum ve yanıt vermiyorum bu soruya…
Peki o zaman Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Rusya Dışişleri Bakanı’na “Buyurun Cumhurbaşkanlığı’nda görüşelim, aynen Hammond, Steinmeier ve Kerry gibi” demesinde garip olan ne?
Rus Dışişleri Bakanı “ara bölgeye gel” dedi diye kimilerimiz alkış tutarken, Cumhurbaşkanı “Saray’a gel” dedi diye eleştiriliyor!
Gerçekten bazen sırf eleştiri yapılsın diye yazılıp çizildiğini düşünüyorum!
Evet; “diyalog çok önemlidir” diyeceksiniz ve haklısınız ama eğer müzakere eden “iki eşit taraf varsa” masada -ki vardır -, o zaman eşit muamele beklersiniz!
Rus Dışişleri Bakanı’nın tavrından dolayı Cumhurbaşkanı Akıncı’yı “görüşmediği“ için eleştirmenin bu anlamda çok geçerli bir sebep olduğunu düşünmüyorum…
Kaldı ki Rusya’nın Kıbrıs müzakerelerine bakış açısı da çok nettir!
Rumların geçmişten bugüne kadim dostu ve her daim müttefikidir!
Yani görüşseniz de bir adım yol alamayacağınız çok açıktır!
Eşitlik talebinden Sayın Akıncı vazgeçip ara bölgede Rus Dışişleri Bakanı’yla görüşse ne değişecekti diye de sormak isterim…
Tarihi bir açıp herkesin Rusya’nın tavrına, tarihsel duruşuna bakmasını tavsiye ediyorum… 
Annan planı sonrasında yayınlanan rapora yaklaşımını bir anımsamak yeterlidir!
Kaldı ki; Rus Dişleri Bakanı’nın KKTC’ye geçerse buranın tanınabileceğine yönelik düşüncesi de geçersizdir. Çünkü gerçekten bu tip bir düşünceye sahipse o zaman Rusya Devleti’ni Kıbrıs’ta temsil eden Rus Büyükelçisi’nin KKTC’de ne işi var? 
Cumhurbaşkanı Akıncı’yı bu zat-ı muhterem Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ziyaret etmiştir…
Bu mantıkla Rusya KKTC’yi tanımış olmuyor mu? 
Yani ortaya konan argüman da geçersizdir…
Artık kalıplardan sıyrılıp “EN BÜYÜK SOLCU BENİM” yarışından vazgeçilmeli ve gerçekten müzakere masasında iyi niyetiyle bir çözüm için uğraş veren Cumhurbaşkanı’na tam destek olmak gerekmektedir.
Bu konuyla ilgili olarak son notum da şu; Akıncı Rus Dışişleri Bakanı’yla ara bölgede görüşmeyi kabul etmiş olsaydı, bir dahaki sefere Amerikan veya bir başka devletin Dışişleri Bakanı’nın “ara bölgede görüşelim” teklifiyle karşı karşıya kalması çok mu sürpriz olurdu? 
Tüm bunları “belirli gözlüklerden” bakarak değil, reel politik duruma göre değerlendirmek sanırım en doğrusudur…
YORUM EKLE

banner471

banner473