banner564

En önemli önlem!

Duygusal bir toplum yapımızın olduğu bilinen bir gerçek!
İstisnalar olsa bile çok ağır hatalar karşısında affetme eğiliminde olanlarımız çok! 
Haslet mi desem, enayilik olarak mı görsem, hemen yumuşayıveriyoruz!
Bu hoşgörülü yaklaşım yargı kararlarına kadar uzanabiliyor. Verilen cezaların daha insaflı olabilmesi için elden gelen yapılabiliyor.
“İyi hal, çocuklarının bakıma muhtaç olması, daha önce sabıkası olmaması, vs. ” Başlıkları uzatmak mümkün! Bana göre de insani bir yaklaşım!
Hatta Coronavirüs gibi beklenmedik felaketler karşısında bile duygusal kararlarla yüz binleri bulan toplumun varlığı tehlikelerin kucağına atılabiliyor.
Bilhassa, İngiltere gibi virüse karşı önlemlerin geç alındığı, toplumuna verdiği sağlık hizmetlerinin çağ dışı kaldığı, cesetlerin sokaklara atıldığı, Coronavirüse yakalananların tedavileri yapılmadan yaşlarına bakılarak evlerine gönderildiği İngiltere gibi salgının odaklandığı, ölüm vakalarının 20 binlere dayandığı bir ülkeden sırf vatandaştır diye uçaklar dolusu öğrenci ve sivilin İngiltere’de karantina işlemine tutulmadan KKTC’ye taşınması göze alınabilecek en büyük riskti!
Bu risk göze alındı ve kalacakları yer beğendiremediğimiz bu insanları bağrımıza bastık.
Almanya’dan adaya turist olarak gelmiş, Coronavirüs kapmış ve bir otelde karantinaya alınmış vatandaşlarının karantina süreleri dolmadan ülkesine alınmasına izin vermediğini hatırlayın! 
Nihayet sanırım bugün adaya yolcu getirecek son uçak da KKTC’ye vasıl olduktan sonra adaya girişler durdurulacak.
Bana göre geç alınmış bir karar! 
En önemli önlemi gecikmeli, rötarlı olarak alıyoruz. İşin başından beri Coronavirüs’ün dış ülkelerden adamıza geldiği biliniyordu. 
Önce Alman turistler ve onları taşıyan otobüs sürücüsü, ardından İngiltere’den adaya gelen vatandaşların aile ziyaretleri sonrası yaşananlar. 
KKTC’nin Coronavirüs macerası üç aşağı beş yukarı böyle. Halbuki ada olmamızın avantajları işin başından beri kullanılabilseydi, Çin’de başlayıp dünyayı sarmasındaki süratin farkına varılabilseydi süratle kapılar kapatılacak, güneyin kapı kapatmasına karşı çıkılmayacaktı.
Ardından kontrollü olarak adaya gelecekler 14 günlüğüne değil, en az 21 gün veya bir ay karantina şartını kabul ettikleri takdirde KKTC ye girişlerine müsaade edilecekti.
(Hatta gelenlerin mali gücüne göre arzu edenlere beş yıldızlı otelde konaklama olanağı tanınabilirdi!)
Günümüzde bile bilirkişiler tarafından karantina sürelerinin en az 21 gün hatta bir ay olması gerektiğinden söz ediliyor. 
Bugün 14 günlük karantina sürelerini dolduran ve evlerine gönderilen gençler var, yurt dışından gelen insanlar var.
Bu tehlikenin ötelenmesi anlamına gelmiyor mu? Ya on dört gün yeterli olmayıp virüs kendini gösterirse ne olacak?

YORUM EKLE

banner471

banner473