banner564

ENOSİS mi, iki devlet, bir millet mi?

   Müzakerelerde meydana gelen tıkanma sonrası pek çok açıklama ve yorum yapıldı.
   Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı açıklamalar yaptı. Müzakere sürecinde gelinen aşamayı anlattı. Yakınlaşılan noktaları ve üzerinde sorun olan hususları izah etti.
   Sayın Cumhurbaşkanı, "Cenevre'de 5'li konferansın gerçekleşmesini sağladık" dedi.
   Kamuoyumuz  tarafından yeterince değerlendirilmeyen husus kanımca burasıdır.
   Evet, sorunun çözüm sürecinde çok önemli bir aşama olan Cenevre'deki 5'li konferans ilk kez gerçekleşti. Bürgenstock'ta da 2004'te bu nitelikte bir toplantı olmuş ve BM çözüm planı, bu gerçekleştikten sonra referanduma gidilmişti...
   Ancak 2004'te gerçekleşen o "konferans"; tamamıyla o dönemki görüşme sürecinde tarafların, "BM Genel Sekreterinin Hakemliğini" kabul etmeleri zemini üzerinde oluşmuştu. Çözüm planında da etkin olan BM idi.
   Cenevre'de oluşan 5'li konferans ise esas olarak iki toplumun görüşme sürecinde oluşturduğu insiyatifle şekillendi. Bu anlamda bir ilktir.
   Bu zeminde yükselen 5'li konferansa Güneyin çok istekli olmadığı açık bir gerçektir. Ayak sürçtüler.    Hatta "çoklu " falan diyerek kafa karışıklığına dahi oynadılar, Bu konferansın gerçekleşmesi için daha ziyade Kıbrıs Türk tarafının önemli bir istek ve yaratıcılık gösterdiği açıktır. Sayın Akıncı ve müzakere heyeti, bu önemli işin oluşmasına ciddi katkı sağlamışlardır. Ne isterseniz olun, bu hakkı vermek gerekir.
   5'li konferansın taraflarından olan Türkiye'nin istekli olarak bunun oluşmasına katkı sağladığı da bir gerçektir. İngiltere de bunun için sıkıntı yaratmadı. Yunanistan'ın ise çok istekli olmadan bu konferansa katıldığı ise gerçeğin diğer yüzüdür..

Bunu sabote etmek
 
   İşte Cenevre'de toplanan bu 5'li konferanstan sonra Kuzey ve Güney'de federal çözüme istekli olmayan bağnazlar çok huzursuz olmuştu.
   Kuzeyde konferansa dönük huzursuzluk, "Cumhurbaşkanı niye harita sundu üzerinden" ifade edildi. 
Bu son kriz öncesi Güneyde, başta Başpiskopos olmak üzere federal çözüm karşıtlarının tümü, Cenevre konferansının yeniden düzenlenmesi için yapılan teknik düzeydeki ön çalışmalara doğrudan ve açıktan saldırdılar.
   Bunlar süreci kesintiye uğratmanın esas yolunun, 5'li konferans sürecini dumura uğratmak olduğunu çok iyi değerlendirdiler. 
   Dikkat çekici bir başka nokta ise Cenevre'deki 5'li konferans sonrası Ege'de, Türk-Yunan gerginliğinin artmasıdır.
   İşte Güneyde mecliste gerçekleşen ENOSİS Plebisiti ile ilgili kararı, bunun üzerinden okumak gerekir. 
   Bu kararı getirenler ve evet oyu kulananlar, Kıbrıs Türk tarafının böyle bir karara tepkisiz kalamayacağını çok iyi biliyorlardı. DİSİ'nin buna çekimser kalması da bence 5'li konferans sürecinin ilerlemesi ve tekrarlanmasına dönük duyduğu cesaretsizliktendir. Farkına varmadılar sözü, çok absürttür.
   Çünkü hem konferans olacak, haritayı da tartışacaksın. Ama dönüşümlü başkanlık ile yönetime etkin katılımı bağlamayı da erteleyeceksin. Bu artık mümkün değildi.
Yani, federal çözümün esaslı noktası olan siyasi eşitliği, etkin katılımı, kısacası iki toplumluluğu somutta bağlama zorunda idi Sayın Anastasiadis ve DİSİ. 
   İşte Sayın Anastasiadis ve DİSİ'nin, artık görüşme sürecinde masada ötelemeye götüremeyeceği bu konuların, ENOSİS krizi ile şimdilik ötelenmesi, bu noktada işine geldi. Seçim konusu da bu noktada önemli bir etkendir. 

ENOSİS’i ne yapsınlar?
   
   Bence, Cenevre konferansının gelişmesini bu adımla çıkmaza sokanlar, ENOSİS hayali görmez. Ne yapsınlar ENOSİS'i?
   İki tane Yunan karakterli devletle, BM, AB ve Doğu Akdeniz ile dünya siyaset sahnesinde yer alırken,  neden ENOSİS istesinler ki?
   Yani, "iki devlet, bir millet" formülasyonu ile dünya siyaset sahnesindedirler. Nitekim, Yunanistan Cumhurbaşkan'nın Kıbrıs ziyaretinde Başpiskopos, federal çözüme karşı çıkarken, "devletimizi koruyalım" vurgusu yaptı. Onun devletimiz dediği de 1964'te gasp edilen iki toplumlu yapısı dumura uğratılan bugünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’dir. Dolayısı ile bunu korumayı, federal çözümü ilerletecek 5'li konferansın gelişmesini, o malum, ENOSİS provakasyonu kararı üzerinden sağlamaya çalıştılar.
    Meraklısı alsın okusun Akritas Planı’nı. O, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Anayasasının iki toplumlu ve fonksiyonel federatif yapısını değiştirip, Kıbrıs Türk toplumunun siyasi eşitliğini ve iki toplumlu yapısını ortadan kaldırmayı amaçlayan siyasi bir plandı. 
    Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Anayasasının değiştirilmesini siyasi yolla ve bu gerçekleşmeyecekse de bunu, Kıbrıslı Türklere dönük olarak şiddeti de içeren bir tavırla, tek taraflı olarak yaşama geçirmeyi amaçlayan bir plandı, Akritas Planı.
    Hülâsası Güneyde alınan ENOSİS kararı, Cenevre'de bir ilk olarak başlayan 5'li konferansın gelişerek tekrarlanmasını engellemek için atılmış bir gerici adımdır.
   Bu gerici adımı nasıl etkisiz kılacağımız  üzerinde düşünmek gerekir.
    Ama bunun için öncelikle tespitte hemfikir olmak gerekir.
   Tekrar edeyim. Ne yapsınlar ENOSİSİ? Baksanıza BM ve AB’de "iki devlet, bir millet" olarak yer alıyorlar. Doğu Akdeniz'deki tüm hidrokarbon işlerinde, askeri ve siyasi ilişkilerde de ayni şekilde yer alıyorlar.
    Bunu aşmanın yolu da, iki bölgeli, iki toplumlu federasyonla, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşit olarak adanın egemenliği ile dünya siyaset sahnesinde yer almasıdır. Türkiye'nin ve Kıbrıs Türk toplumunun önünü açmak isterseniz, düşünmeniz gereken budur. Gerisi, Güney ve Yunanistan'daki bağnazların tuzağına düşmektir. 
YORUM EKLE

banner471

banner474