banner564

Erdoğan’ın ‘en doğru’ kararı

   Kıbrıs küçük ve güzel bir ülkedir…
   Ne var ki; son 66 yılda bu ülkenin güzellikleri kan ve gözyaşlarıyla örtüldü…
   EOKA’nın kuruluşu ve İngiliz yönetimine karşı kanlı saldırısıyla başladı bu serüven…
   Sonrasında ‘Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’ kuruldu…
   EOKA kana doymamıştı…
   Bu kez bombaların hedefi Kıbrıslı Türkler oldu…
   Çok sayıda insanımızı kaybettik…
   Binlerce insanımız köylerini, evlerini terk etmek zorunda kalmıştı…
   Derken 15 Temmuz faşist Yunan darbesi ve 20 Temmuz Barış Harekâtı…
   Çok sayıda can kaybı, her iki toplumdan 260 bin dolayında göç acısı…
   Kazananlar ve kaybedenler oldu…
   Onlarca yuvaya ateş düştü…
   Yüzlerce çocuk öksüz kaldı…
   Kadınlar eşlerini, analar oğullarını kaybetti…
   Tüm bu olup bitenlerden sonra iki toplum arasına dikenli teller dikildi…
   Türkiye’de Erdoğan dönemi başlayıncaya kadar Kıbrıslı Türklerin güneye, Rumların da kuzeye geçişleri yasaklandı…
   Rumlarla yakınlaşmadan söz edenlere ‘vatan haini’ damgası vuruldu…
   Bunu yapanlar ise ‘vatana sahip çıkanlar’ sınıfına alındı ve onlara “yürüyün de korkmayın” denildi…

Neler yaşandı neler

   Türkiye’de AK Parti’nin iktidara gelmesinden sonra Erdoğan’ın cesaretli duruşu Kıbrıs’ta sınır kapılarının açılmasını sağladı…
   İç siyasette Erdoğan’ın eleştirilen yanları olabilir…
   Bizi ilgilendiren kısmı ‘garantör ülke yöneticisi’ olarak Kıbrıs’la ilgili atılan adımlardır…
   İster sağcı, ister solcu olsun halkın ezici bir çoğunluğu ‘sınır kapılarının açılması’ kararını destekledi ve bunun yararlarını da gördü…
   Bir grup Rum faşistin zaman zaman Kıbrıslı Türklere saldırması da ‘geleceğe yön verirken güvenliğin ne kadar önemli olduğunu’ bir kez daha anlamamıza yol açtı…
   Bunun dışında AB pasaportlarıyla serbest dolaşım hakkı kazanıldı…
   Kuzeydeki hastanelerde şifa bulamayanlar için önemli bir fırsat yaratıldı…
   Hepsinden de önemlisi, iki taraf arasındaki geçişlerin etkisiyle kuzeydeki fiyatlar ‘kısmen’ dengelendi…
   Yoksa bugün yüz gram peyniri güneyden iki veya üç kat daha fazla para ödeyerek yiyebilecektik…
   Kuzu etinin fiyatı 200 lirayı da aşacaktı…
   O yüzden Sayın Erdoğan’ın ‘sınır kapılarının açılmasıyla’ ilgili kararını alkışlamaya devam ediyoruz…

Savaşa mı gireceğiz?

   Kabul etmeliyiz ki; kalıcı bir çözüm olsun veya olmasın iki toplum arasındaki ilişkileri geliştirmek ve ‘saldırmazlık politikasını’ desteklemek doğru olandır…
   AB üyesi bir ülkeye bir daha saldırma şansımız yoktur…
   Türkiye’nin garantörlüğü devam ettiği sürece onların da bizlere saldırma şansı yoktur…
   Öyleyse; iki topluma düşen görev ‘iyi niyetli’ yakınlaşmayı artırmaktır…
   Sınır kapıları açılmasaydı bugün Arasta bölgesinde esnaf bulamazdık…
   Oralar belki fuhuş yuvası olacaktı…
   Sınır kapıları açık olmasaydı, yüzlerce iş yeri sahibi ve akaryakıt bayisi ekonomik bunalım içinde kapısına kilit vuracaktı…
   Öyleyse; üç gün akaryakıt sıkıntısı yaşandı diye “Rumlara satış yapılmasın” mesajı doğru değildir…
   Sayın Sucuoğlu’ndan böylesi bir yaklaşım beklenmezdi…
   Partisinde kendisini tahrik eden sahte milliyetçilere karşı uyanık olması gerekiyor…
   Eski bir başbakanımızın dahi gün gele güneydeki hastanelerde hayata tutunmaya çalıştığını da hiçbir zaman akıllardan çıkarmayalım…
   Ve yine kendi beceriksizliğimiz, ihmalimiz ve hatalarımız yüzünden üç günlük akaryakıt krizi sırasında yüzlerce taksicimizin ve vatandaşımızın güneye geçerek iki katı fiyatla araçlarına yakıt aldıklarını ve ancak bu şekilde işlerini yürütebildiklerini de unutmayalım…
   İyi ki onların hükümeti “Türklere satmayınız” mesajı vermedi…
   İyi ki kapılar açıldı ve bu halk kuzeydeki açık hava hapishanesinden kurtuldu…
   Her meselede daima ‘doğruyu’ ve ‘yanlışı’ iyi kavramalı, ona göre siyaset belirlemeliyiz…
   İyi haftalar… 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 2 yıl Önce

Erdoğan hükümetinin Kıbrıslı Türklere kazandırdığı en büyük kazanım Uluslararası Hukukun bir parçası olan Taşınmaz Mal Komisyonudur , alıp satmakla büyük kazanımlar elde ettiğimiz Rum Mallarını Türkleştirme şansını her şeyde olduğu gibi yüzümüze gözümüze bulaştırdık binlerce başvuru yapan mal sahibi Rum TMK dan Para bekliyor ! Kasası boş Devletimiz ise memurunun maaşını bile ancak borçlanmakla ödeyebiliyor, TMK nu işleyemez hale getiren Devletimiz Türkiye’nin bizlere sağladığı bu şansı ise yerle bir ettik ! Bu saaten sonra KKTC nin plan ve Program çerçevesinde Rum mallarını Türkleştirebileceğine kimse inanmıyor, yakın bir zamanda TMK yonu elimizden alındığı zaman ise ne mağduriyetle karşı karşıya kalacağımızı Bu gün için yaşayan Ülkemizde ise kimse düşünmüyor !!

Turkish power
Turkish power - 2 yıl Önce

AB ülkesi olması gerektiğinde müdahale edilemeyeceği anlamına gelmez

Turhan Akbelen
Turhan Akbelen - 2 yıl Önce

Reşat Bey tüm yazdıklarınızla tamamiyle hemkirim çok Selamlar ????

Ömer Kağan
Ömer Kağan - 2 yıl Önce

AB üyesi bir ülkeye bir daha saldırma şansımız yoktur…cümlesı hariç çok isabetli bir yazı.

Mehmet saglam
Mehmet saglam - 2 yıl Önce

AB bizim hak ettigimiz yoldur Bir adada iki devlet hikayesinden kurtukup esit haklarla yeni cunhuriyete ortak olmaliyiz.

Turkish power
Turkish power - 2 yıl Önce

Mr Mehmet sağlam crans montanada Annan referandumunda ne oldu kulak arkasını da verdin kim aldı komedyenmisin

banner471

banner473