banner564

Erken seçim neyi değiştirir?

 13 Ekim 2014 tarihli yazımı okuyun, nerede yanıldığımızı siz söyleyin...
 
 **********

 Mustafa Arabacıoğlu ‘sistem iflas etti’ diyerek Eğitim Bakanlığı koltuğunu terk etti...
 Partisinin genel başkanı da bunu doğruladı...
 Sonra da yerine başka bir partiliyi atadı...
 Peki sistem iflas ettiğinde ne yapılır?..
 Düzelmesi için tedbir alınır...
 Bugünkü yapı içinde sistem değişebilir mi?..
 Kesinlikle hayır...
 Hele gelecek yıl Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu için, parlamentodaki partilerden hiçbiri elini taşın altına koymaz...
 Sistemin değişmesi için önce seçim yasasının değişmesi gerekir...
 Milletvekillerine bakanlık yolu kesinlikle kapanmalıdır...
 Ayrıca küçük bir ülke artık güneydeki gibi ‘Başkanlık sistemi’ ile yönetilmelidir...
 Kabine teknokratlardan oluşmalı ve güneyde olduğu gibi bakan olanlar peşinen ‘dürüstlük taahhütnamesi’ imzalamalıdır...
 Milletvekili seçilenler de parlamentoda ‘Full Time’ esası üzerinden görev yapmalıdır...
 Neden mi?..
 Parlamento üyeleri Full Time çalışmayıp, ikinci bir iş yapıyorsa, ne öğretmene, ne de doktora ‘Tam Gün’ koşulu getiremez...
 Getirmeye kalkan adama “siz neden tam gün çalışmıyorsunuz?” derler...
 Bu kadar basit...

Tek seçim bölgesi
 
 Ayrıca ‘bölgecilik oyununu’ sonlandırmak için ‘tek seçim’ sistemi gündeme gelmelidir...
 Nüfusu 300 bini bulmayan bir ülkede 10 tane bakan, 50 tane milletvekili çoktur...
 Meclis’te 50 kişi olduğu zaman BRT’de 850, belediyede 950 kişi oluyor...
 Sonra bu 850 kişinin maaşını ödeyebilmek için gerekli, gereksiz KDV, Stopaj vergileri konuyor...
 Ülke bu şekilde pahalı hale getiriliyor ve rekabet gücü ortadan kalkıyor...
 Ve o ülke altyapı sorunlarını çözemiyor...
 Telefona, elektriğe yatırım yapamıyor...
 İki saat süreyle yağmur yağdığı zaman ülke sular altında kalıyor...
 Patlayan kanalizasyon borularından akan lağım suları evilerin içine kadar giriyor...
 Bunu görmemek için kör olmak gerekiyor...
 Lefkoşa’nın birçok bölgesi, geçtiğimiz Cumartesi gününden itibaren insan dışkılarıyla kaplandı...
 İnsanlar pencerelerini açtıkları zaman dışkı kokusunu soluyor...
 Evine girer ve çıkarken, bu dışıları da taşıyor...
 Sağlıksız bir ortamda yaşamanın sonucunda ise ilerleyen yıllarda hastalığa yakalanıp, genç yaşta veda ediyor...

Burası İsviçre olmalıydı
 
 Şimdi bir özet yapalım...
 Türkiye buraya yılda bir milyar dolar gönderiyor...
 Türkiye’den gelen öğrencilerin ve ailelerinin yıllık harcamaları 2 milyar doları aşıyor...
 Yılda 500 binden fazla Türk turist bu ülkeye en azından bir milyar dolar bırakıyor...
 Askerlerin maaşları, ailelerin harcamaları da ilave edildiği zaman, KKTC denen devletçiğin şaha kalkması gerekiyor...
 İsviçre’yi aratmayacak kadar güzel ve düzenli bir ülke olması gerekiyor...
 İnsanların daha sağlıklı ve daha uzun ömürlü olması gerekiyor...
 Yabancıların; buraya yatırım için sıraya girmeleri gerekiyor...
 Ama bizde bunların tam tersi yaşanıyor...

Hastanesi bile hasta
 
 Adanın en büyük hastanesi...
 Lefkoşa Dr.Burhan Nalbantoğlu Hastanesi, geçtiğimiz Cumartesi günü yağan yağmurlardan sonra sular altında kaldı...
 Hasta yakınları ve bakıcılar süpürge, mop ve bez parçaları bularak, hastaların odalarını temizlemek için seferber oldu...
 Bu hastanenin hemen her kapısında, buzdolabında veya yatağın üzerinde “falanca kişinin veya şirketin katkılarıyla alınmıştır” yazıları görüyorsunuz...
 Utanç verici...
 Hasta odasının kapısını birilerinin hediye etmesi mi gerekiyor?..
 Eğer ediyorsa adını mı yazdırmalı?..
 Ve eğer ülkenin en büyük hastanesi, yağmurlu günlerde her taraftan su alıyorsa...
 Bu ülke batmış demektir...
 Ülkeyi bataklıktan kurtarmak için ‘bir geçiş dönemine’ ihtiyaç vardır...
YORUM EKLE

banner471

banner474