Bir tarafta eğitimin alt yapısındaki ve de sağlıktaki eksiklikleri, sorunları gidermek için maaşlardan kesinti düşünülecek ama bir taraftan da meclis aritmetiğine hiçbir şekilde etkisi olmayacak bir milletvekili için ara seçime gidilecek.
Yapılan hesaplamalara göre 25 Haziran’da yapılması düşünülen erken seçimin faturası en az 30 milyon Türk lirası!
Ülkede bu denli ekonomik olumsuzluklar yaşanırken, yaşam koşulları ülke genelinde halkın belini bükmeye devam ederken böylesine bonkör bir tutum kabul edilebilecek bir hareket değildir, olmamalıdır.
Meclis kürsüsünden Başbakan Üstel telaffuz etti, muhalefete çağrıda bulundu.
“Gelin gerekirse Anayasayı delelim” dedi. Bu bir anlamda erken seçime gitmeyelim çağrısı değimiydi?
Ana muhalefet lideri bu teklife büyük tepki gösterdi. Halbuki bu başlıkta Anayasa ilk kez delinmedi.
Hatırlayacaksınız Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Sayın Tatar’dan boşalan vekilliğin doldurulması epey zaman almıştı. 
Dahası var, son yapılan mahalli seçimlerin tarihi Anayasanın öngördüğü tarihten çok ilerilere atılmış değil miydi?  
Ülkede ekonomik olumsuzlukların tavan yaptığı bir dönemde, muhalefetin çantada keklik konumunda gördüğü bir seçimin sonuçlarına bakarak ve de erken genel seçimin işaret fişeği olarak algılanan böylesi bir avantajın geri tepilmesi onlara göre mümkün olamazdı.
Nitekim meclisten erken seçimin 25 Haziranda yapılması kararı oy birliği ile geçti.
Biliyorsunuz, 25 Haziranda gerçekleştirilecek erken seçim, HP lideri Kudret Özersay’ın benim görüşüme göre nedeni havalarda kalan bir tutum içinde milletvekilliğinden istifa etmesiyle boşaldı!
Hiçbir artı getirisi olmayan bu davranışla HP hem inişe geçti, mecliste temsiliyeti kalmadığı gibi kuruluşundaki inandırıcılığını da yitirdi. 
Görünen o ki iktidar partileri mevcut ekonomik ve sosyal sıkıntıları hiç hesaba katmadan ayrı, ayrı aday çıkarıyorlar. 
Muhalefetin ekmeğine yağ ve de bal olacak bu tutum Erhürman’ın ifade ettiği gibi erken genel seçimin işaret fişeği olabilir. 
Seçim ipini göğüsleme ihtimali yüksek bir muhalefet seçim sonuçlarına bakarak rahat durmayacak, muhalefetle birlikte hareket etmeyi alışkanlık haline getirmiş sivil toplum örgütleri ve de sendikaların da girişimleri ile sokaklar seçimler sonrası ana baba yerine döndürülecek.
Ortaya çıkan aday tablosuna baktığımızda, DP den politikanın içinden bir isim Serhan Aktunç ve de UBP den iş insanı Ali Başman şimdilik açıklanan ilk isimler.
Böylesi zor bir dönemde parçalara ayrılarak girilecek bir seçim bana göre muhalefete tepside sunulan bir seçim olacaktır.