banner564

Et ve Liberasyon

Ticaret Odası, Sanayi Odası gerçekten oldukça yüksek olan et fiyatları ile ilgili açıklamalar yaptı.
Bu iki kuruluş yaptıkları açıklamalarda, et fiyatlarının düşmesi için “Liberasyon” çerçevesinde ithalatın serbest bırakılmasını, böylece et ve et ürünlerinin fiyatlarının düşeceğini açıkladılar.
Buna hali ile Hayvan Üreticileri Birliği, sert bir açıklama ile karşı olduğunu ifade etti.
Ancak et ürünleri işleyen AK – ET sanayi kuruluşumuzun sahibi Sayın Abdulllah Aktolgalı önemli bir açıklama yaptı. Aktolgalı “Liberasyon” politikasına karşı olduğunu, “Esasın maliyet düşüklüğü ve verim artışı yapmakla yerel üretimi geliştirmek “ olduğunu söyledi. Bu konu sert tartışmalara gebedir.
Sus, kimseler duymasın
Ancak dikkatimi çeken ilk nokta, bu top gibi patlayan tartışmaya, ne iktidar, ne de muhalafet partilerinin görüşle katılmaması oldu.
Üstelik bu ilk değildir.Bir diğer önemli konu olan Sağlık alanında, Sağlık Bakanlığının açıkladığı yeni Tüzük düzenlemesine dönük olarakta siyasi partilerimizin özlü açıklamaları yok. Bu uygulamayı destekliyorlar mı? Eleştirileri var mı? Bu konuda da siyasal alandan ses çıkmadı. Bu sesizlik, siyaset alanında son dönemlerde gelişen popülist yaklaşımın pek çok göstergelerinden biridir... 
Liberasyon
Et fiyatlarının “liberasyon” söylemi ile ithalatla düşeceğini ileri süren ilgili iki kuruluşumuza, öncelikle bazı sorular sormak gerekir.
Peynir ve diğer süt ürünlerinde, “liberasyon” yok mu? Hem üretiminde, hem de ithalatında... Peki neden ithal peynirler ve süt ürünleri hemde ciddi kur farkına karşın, güneyde, kuzeyden daha ucuz? 
Ayrıca neden, Türkiye’den ithal edilen pek çok beyaz eşyanın fiyatı, aynı marka bağlamında, Kuzey Kıbrıs’ta İngiltere’den daha pahalı?
Neden, “liberasyonun” olduğu mobil tel’de pahalıyız? Neden “liberasyonun” tam anlamı ile uygulandığı hava yolu taşımacılığında fiyatlarda Kuzey Kıbrıs tam bir felaketi yaşıyor?
“Liberasyonu” kutsayan bu iki ekonomik kuruluşumuz,bunlara cevaplar vermeden et ile ilgili yaptığı top gibi açıklamanın inandırıcılığı olmaz. Peki bu iki kuruluşumuz, Ercan Havaalanı özelleştirilirken, neden o savundukları ilkeye ters bir şekilde Geçitkale’nin 25 yıllığına kapatılıp, bir tekelleşme yaratılmasına karşı çıkmadı? Neden Ercan sözleşmesi, 5 yıl daha uzatılırken karşı duruş sergilemedi?
Neden, eski Türkiye Büyükelçisi Sayın Halil İbrahim Akça, yazdığı raporda, “KKTC ekonomisinde çok ciddi bir tekelleşme ve kartelleşme oluştu” dediği anda, onu kutsayanlar, bir anda ona karşı soğukluğa girdiği? Gidişini arzuladı.
Ha, bunlara yalnızca genel doğru olan dolaylı vergilerin yüksekliği ile cevap verilmesin. Böylece enflasyon ve döviz krizlerini öne sürerek, fiyatlandırmada, risk faktörünü öne koyup, spekülasyona varan aşırı fiyatlandırma uygulamasını gözden kaçırmasın.
 Bankaların yüksek faiz politikasını. Esas karın, döviz kurundan servet çıkartmaya döndüğünü. Ayrıca “liberasyon” söylemi yapanların içinde yer alan bazı güç sahiplerinin, “Bize, güneye geçemeyenlerin sayısı yeter” anlayışı içinde, fiyatlarla rahatlıkla oynadığını kimse örtmeye kalkmasın.
İşte bu nedenle genel noktalardan çıkarak, özlü konularda farklı bakış açılarını nitelelikli olarak tartışırsak sorunlara doğru çözümler üretebiliriz.
YORUM EKLE

banner471

banner474