banner564

Etik değil kekik lazım

     Baf’ın eski Belediye Başkanı Savvas Vergas, kanalizasyon ihalesinden 500 bin Euro rüşvet almakla suçlandı...
   Soruşturma başladıktan kısa bir süre sonra görevinden istifa etti...
   Sonra ilk yargılama yapıldı ve tüm varlıklarına el konulması kararı çıktı...
   Ardından ikinci yargılama sürecine geçildi...
   Sonuç:8 yıl hapislik...
   Belediye Başkanı Vergas’ın yanı sıra Baf Kanalizasyon Konseyi Genel Müdürü Efstathios Mallikidis de yargılanarak hapse gönderildi...
   Geriye kim kaldı?..
   Rüşvet skandalında adı geçen Sosyalist EDEK Partisi Milletvekili Fidias Sarikas...
   Fransa’da mimarlık eğitimi gören Sarikas, 1997 ile 2006 yılları arasında doğduğu yer olan Baf’ın belediye başkanlığını yapmıştı...
   Rum Yüksek Mahkemesi, rüşvet skandalını araştıran komisyonun elde ettiği güçlü bilgilere dayanarak Sarikas’ın dokunulmazlığını kaldırma kararı aldı...
   Dikkat edelim...
   Dokunulmazlığı kaldırma yetkisi Rum Temsilciler Meclisi’nde değil...
   Ya kimde?..
   Rum Yüksek Mahkemesi’nde...
   Yani adaletin en tepesinde...
   Adaletin tepesinde oturanlar; araştırma komisyonunun elde ettiği bilgi ve belgelerden tatmin olduğu için Sarikas’ın dokunulmazlığını kaldırma kararı aldı...
   Bakalım bundan sonra neler olacak?..
Bize örnek olmalı
   Rum tarafında yaşanan bu olayı, bizdekilere örnek olsun diye irdelemeye devam edeceğiz...
   Çünkü; küçük ülkemizi ahtapotun kolları gibi sarmaya başlayan rüşvet ve suistimal olaylarını bertaraf edebilmek için, Güney Kıbrıs’ı örnek almak zorundayız...
   Özellikle “Çözüm olmadan bu ülkede hiçbir şey olmaz” diyenler, KKTC’nin temizlenmesine yardımcı olmak zorundadırlar...
   İlk görev onlarındır...
   Ne var ki; geçmişte ülke gündemini çok meşgul eden rüşvet, yolsuzluk ve suistimal olaylarının aydınlatılmasına hiç kimse destek çıkmadı...
   Tam tersi dönemin hükümetleri ve Başbakanı ‘kafaya alınarak’ dosyaların ilerletilmesine engel olundu...
   Bu yasa dışı davranış onlara öyle bir güç verdi ki; yolsuzluk iddiasıyla yargıya havale edilenler, daha sonra suçlandıkları kurumun yönetimine getirildiler...
   Yolsuzlukları araştıran ve belgeleyenler ise itham altında bırakıldı...
İki parti de itham altında
   Üzücü olan şu ki; UBP iktidarı da CTP-DP iktidarı da ülkemizdeki rüşvet, yolsuzluk ve suistimal iddiaları karşısında görevlerini yerine getirmedi...
   Tümü yolsuzluk dosyalarının ilerletilmesine engel oldu...
   Veya engelleyenlere tepki konulmadı...
   Bugün sadece KKTC’nin değil, Türkiye’nin ‘üst kademesine’ yansıyan rüşvet iddiaları vardır...
   Bunlar açık açık konuşuluyor...
   Ama, KKTC’nin yetkili kurumları tarafından yargıya yansıtılmıyor...
   Tam tersi engelleniyor...
   Böylesi ‘ağır ihmallerin’ yaşandığı ülkede, ahtapotun iştahı açılmaz mı?..
   Elbette açılır ve her geçen gün yayılmaya devam eder...
   Bakın bu ülkede artık ‘Sahte Cumhurbaşkanlığı Müsteşarları’, ‘Sahte Polis Komutanları’ görüyoruz...
   Önlem alınmazsa ‘Sahte Bakanlar’ ‘Sahte Milletvekilleri’ de çıkacak...
   Özellikle geri planda duran ve kendi ‘bölgecikleri dışında’ pek bilinmeyen milletvekilleri ‘tokatlama’ sürprizlerine karşı hazırlıklı olmalıdır!!!
İki tarafın farkı
   Kıbrıslı Rumları ‘ırkçılık konusunda’ eleştirebiliriz...
   Ama ‘adalet’ konusunda bizden kat kat iyi durumda olduklarını itiraf etmeliyiz...
   Bizde bugüne kadar dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili olmadı...
   Adı rüşvet, yolsuzluk veya suistimallere karışan bir tane bakan istifa etmedi...
   Bizde Meclis’in oybirliği ile kabul ettiği anayasa değişiklikleri halk tarafından reddedildiği halde, siyasi partilerin bir tanesi dahi ‘istifa mekanizmasını’ çalıştırmadı...
   Ama bizdekiler her ne halse ‘etik’ kelimesini, Rumlardan yüzlerce defa daha fazla kullanıyorlar...
   Halbuki; ihtiyacımız olan papağan gibi ‘etik’ kelimesini tekrarlamak değil, ‘kekiktir’...
   Neden mi?..
   Kokuları başka türlü örtemeyiz de ondan...
YORUM EKLE

banner608

banner474