Güney Kıbrıs’ta ‘doğrulanmış’ 21 corona virüs vakası vardır…
Kuzey Kıbrıs’ta ise sayı dün itibarıyla 5 oldu…
Güneyde okullar, kuzeyden bir gün sonra tatil edildi…
Güneyde okulların tatil edilmesi nedeniyle, evde çocuğuna bakmak zorunda kalan annelere izin hakkı sağlanacağı ve herhangi bir mali kaybın yaşanmayacağı açıklandı…
Bizde okullar tatil edildi ama eve kapatılan çocukların bakıcısı olan anne veya babalarla ilgili bir karar alınmadı…
İki taraf arasında dikkat çekici ‘uygulama farkı’ vardır…
Rumlar bazı yasaklama kararları alırken, ekonomik önlemleri de hayata geçiriyor…
Tıpkı diğer Avrupa ülkeleri gibi…
Ama bizde sadece yasaklama kararları alınıyor ve eve kapatılan veya işinden olan insanlara yönelik bir destek paketi hazırlanmıyor…
Onlar; bazı eğlence yerlerine girişler için ‘sayı sınırlaması’ koyuyor; bizde ‘tamamen kapatılmaları’ öneriliyor…
Tüm kurum ve kuruluşları kapatmamız halinde ortaya çıkacak mali kayıpların ne şekilde ve nereden karşılanacağı konusunda ise kimse bir görüş belirtmiyor…
Akıncı’nın önerisi
Geçelim Bakanlar Kurulu’nun dün gece gerçekleştirdiği ikinci toplantıya…
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Bakanlar Kurulu’na ikinci kez katılarak, corona virüs salgınını önleyebilmek için 14 gün süreyle Olağanüstü Hal teklif etmesi oldukça dikkat çekicidir…
Toplantı öncesinde Başbakan Ersin Tatar’ın “Sokağa çıkma yasağı kesinlikle söz konusu değildir” şeklindeki açıklamasının ardından Akıncı’nın OHAL açıklamasına vatandaşlardan farklı tepkiler geldi…
Bazı vatandaşlar “hiçbir şey sağlığımızdan önemli değildir” diyerek, Akıncı’nın OHAL önerisine destek verirken, bir kısım insan da olağanüstü durum gerektiren bir salgının söz konusu olmadığına dikkat çekti…
Kuşkusuz; akla gelen bir başka konu ise Güney Kıbrıs’ın izlediği ‘kriz’ politikasıdır…
Onlarda daha çok vaka olmasına karşın neden ‘OHAL’ tartışılmıyor…
Onlar hala Türkiye ve KKTC’nin kabul etmediği Avrupa vatandaşlarının ülkeye girişine ‘kontrollü bir şekilde’ izin veriyor…
Bizde ise Cumhurbaşkanı OHAL ilan edilmemesi halinde bir ayda sayısının 22 bin 680’e ulaşabileceğini belirterek ‘yarın çok geç olabilir’ uyarısı yapıyor…
Kuşkusuz; en üst düzeyden verilen bu mesajlar vatandaşlar olarak hepimizin kaygılarını artırıyor…
Ne olacağız, ne yapmalıyız, bu sorunu nasıl aşacağız?..
Bir de evlere kapanırsak ne yiyecek, ne içeceğiz?..
Hayatımızı nasıl idame edeceğiz?..
Hangi para ile?..
İhtiyaçlarımızı nereden, nasıl karşılayacağız?..
Kafamız gerçekten çok karışık…
